Neşe Düzel - Yeni Bir İslamcılık Geliyor.

07 Kasım 2011 12:36 / 3488 kez okundu!

 

Neşe Düzel - Yeni Bir İslamcılık Geliyor.


Merkezi WashingtonÂ'da bulunan OrtadoÄŸu Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü siyaset bilimci Dr. Gönül Tol ile NeÅŸe Düzel konuÅŸmuÅŸ. Uzmanlık alanı Ä°slamcı hareketler olan Dr. Gönül TolÂ'un, Türk ve Arap Ä°slamı üzerine çalışmaları var. Taraf'ta çıkan bu ilgi çekici söyleÅŸiyi sitemize aldık.Â

Neşe Düzel - Yeni Bir İslamcılık Geliyor.

Arap Baharı, ‘alternatif bir modern hayatÂ' yaratıyor. Dinin toplumsal hayatta daha önemli ve görünür olduÄŸu, muhafazakârlığın yükseldiÄŸi bir ‘moderniteÂ' getiriyor. Ä°ÅŸte asıl devrim bu!.”

“Suriye ve Ä°ran 90Â'larda PKKÂ'yı desteklediler. Bugün de destekliyorlar. Türkiye, 90Â'larda Ä°ran- Suriye cephesine karşı Ä°srailÂ'le iÅŸbirliÄŸi yaptı. Åžimdi Ä°srail yok. Türkiye, K.IrakÂ'la iÅŸbirliÄŸi yapmak zorunda.”

“İran, bölgede Şiiliğin, S.Arabistan ise Sünniliğin bayrağını taşıyor. Demokrasi cephesinin başını ise Türkiye çekiyor. Bu mezhepler üstü söylemi Batı fark ediyor.”

***
NEDEN GÖNÜL TOL ?

OrtadoÄŸu ve Kuzey AfrikaÂ'daki Arap ülkelerinin halkları bir yıldır sokakta diktatörlere karşı savaÅŸ verirken, sadece kendi ülkelerini ve geleceklerini deÄŸil bütün dünyayı deÄŸiÅŸtiriyorlar. Arap ülkelerindeki bu büyük patlamanın etkisinden Amerika dâhil hiçbir ülke kendisini muaf tutamıyor. En büyük kaos da TürkiyeÂ'nin yanı başında SuriyeÂ'de yaÅŸanıyor. Esad rejimine karşı ayaklanmalar ve rejimin katliamları aylardır sürüyor. Peki SuriyeÂ'deki kaos, TürkiyeÂ'nin dış ve iç siyaseti için ne anlama geliyor? MısırÂ'da, LibyaÂ'da, TunusÂ'ta, SuriyeÂ'de, YemenÂ'de halk yığınlarını aynı yıl sokaÄŸa döken Arap Baharı, Amerikalıları, Avrupalıları nasıl deÄŸiÅŸtiriyor? OrtadoÄŸuÂ'daki bu büyük halk hareketleri öngörülebildi mi? Suriye diktatörü Esad hâlâ direniyor. EsadÂ'ın direnme ve baÅŸarma ÅŸansı var mı? SuriyeÂ'de EsadÂ'ın devrilmesi ne tür sonuçlara yol açar? Ä°ran EsadÂ'ın devrilmesine izin verir mi? EsadÂ'ın devrilmesi HizbullahÂ'ın geleceÄŸini nasıl etkiler? Esad devrilirse PKK bundan nasıl etkilenir? Arap Baharı Ä°ranÂ'ı da etkileyecek mi? Diktatörlerden sonra OrtadoÄŸuÂ'da nasıl bir tablo ortaya çıkacak? Dinî yönetimler mi, kaos mu, demokrasi mi, yeni askerî rejimler mi olacak? BatıÂ'daki Müslüman imajı bu olaylardan sonra deÄŸiÅŸti mi? Bütün bu soruları merkezi WashingtonÂ'da bulunan OrtadoÄŸu Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü siyaset bilimci Dr. Gönül Tol ile konuÅŸtuk. Uzmanlık alanı Ä°slamcı hareketler olan Dr. Gönül TolÂ'un, Türk ve Arap Ä°slamı üzerine çalışmaları var.
***
NEÅžE DÃœZEL: OrtadoÄŸu halkları diktatörlüklere ve baskılara baÅŸkaldırdılar. MısırÂ'da, LibyaÂ'da, TunusÂ'ta, SuriyeÂ'de, YemenÂ'de halk yığınlarını aynı yıl sokaÄŸa döken neden aynı mı yoksa her ülkenin baÅŸka ÅŸartları mı var?
Â
GÖNÃœL TOL: TunusÂ'tan MısırÂ'a, YemenÂ'den SuriyeÂ'ye, bu ülkelerin toplumları öyle marjinalleÅŸtirilmiÅŸti ki... Sonunda insanlar onurları için, özgürlük, demokrasi ve adalet talebi için ayaklandılar. Onları sokaÄŸa döken neden aynı oldu ama her ülkenin kendi ÅŸartları var. Bu yüzden her ülkede halk hareketleri farklı bir yöne evriliyor ve evrilecek. Mesela TunusÂ'ta rejim çok çabuk yıkılırken, MısırÂ'da süreç daha uzun, LibyaÂ'da ise çok daha uzun oldu. Mesela Yemen ekonomik sorunların en yoÄŸun yaÅŸandığı ülkelerin başında geliyor ama kabile kimliÄŸi, El Kaide gibi faktörler derken, orada ortak bir muhalefet oluÅŸamadı ve ses cılız çıktı YemenÂ'de.

TunusÂ'ta rejim neden hemen devrildi?
Çünkü TunusÂ'un çok küçük bir ordusu var. MısırÂ'daki ordunun aksine, TunusÂ'un ordusu her alanda aktif de deÄŸil üstelik. MısırÂ'daki ordu bizim ordu gibidir. Ekonomide, siyasette önemli bir güçtür. Dolayısıyla TunusÂ'ta demokratikleÅŸme ve sivilleÅŸme daha kolay oldu. SuriyeÂ'de de rejimi destekleyen çok güçlü bir ordu var. Tunus, Arap BaharıÂ'nın bir baÅŸarı öyküsü olacak belki. TunusÂ'ta Nahda hareketi büyük baÅŸarı kazandı.

Aynı baÅŸarıyı MısırÂ'daki hareket kazanmayacak mı?
Mısır için endiÅŸeliyim. MısırÂ'da devrim oldu deniyor ama devrimin olabilmesi için eski rejimin kurumlarının ve ideolojisinin yıkılması gerekiyor. MısırÂ'da yıkılmadı. Mübarek zamanındaki kurumlar ve ordu sapasaÄŸlam kanlı canlı iktidarda duruyor. Ãœstelik ordu, iktidarı halka teslim edeceÄŸinin iÅŸaretini de vermiyor. Zaten...

Evet...
Zaten bize bakın. Gerçek demokrasinin çok partili hayata geçiÅŸle 1950Â'de baÅŸladığını düşünürsek, siyasi kültürün sivilleÅŸmesi ne kadar uzun zaman aldı! Askerî vesayetten kurtulmak için ancak 2003Â'te Avrupa BirliÄŸi uyum paketiyle adımlar atılabildi. 16. yüzyıldan beri gelen köklü bir sekülerlik ve demokrasi kültürüne raÄŸmen biz bile bu kadar sancılı bir demokratikleÅŸme hikâyesi yaÅŸamışken, on yıllardır diktatörlük altında yaÅŸayan MısırÂ'ın önünde çok zorlu bir süreç var demektir.

Libya ne olacak?
LibyaÂ'da hiçbir demokratik altyapı ve kurum yok. Hiç örgütlenmemiÅŸ, yerle bir olmuÅŸ bir toplum Libya. Sadece Kaddafi vardı. Kendi kabilesinden insanlarla etrafına bir güvenlik ağı oluÅŸturdu ve farklı kabileler arasında güç dengesi kurarak LibyaÂ'yı yönetti. Böyle bir toplumda demokrasiye sıfırdan baÅŸlamak zorundasınız. Anlayacağınız, Arap BaharıÂ'nda halkları ateÅŸleyen aynı talep, aynı söylem olsa da, ÅŸimdi bütün bu ülkelerin yaÅŸayacakları sonuçlar farklı olacak. OrtadoÄŸu halkları demokrasi talep etseler de, demokrasi akÅŸamdan sabaha olmuyor. Dolayısıyla bu toplumları ve ülkeleri çok sıkıntılı bir süreç bekliyor.

Siz Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Suriye ayaklanmalarının arka arkaya gelebileceğini tahmin ediyor muydunuz?
Mümkün değil. Bunu hiç kimse tahmin edemedi. Bölgede olanlar bütün dünyayı şaşırttı. En çok da Batı şaşırdı.

Batı niye şaşırdı?
Batı, bunun bir halk hareketi olduÄŸu gerçeÄŸini baÅŸta kavrayamadı. Çünkü oryantalist düşünce, Araplara demokrasiyi çok görüyordu, Arapların demokrasiyi, insan haklarını, eÅŸitliÄŸi, Batılı deÄŸerleri talep edemeyeceÄŸini düşünüyordu. Batı dünyasına göre, Araplar için demokrasi bir lükstü. Demokratik talebin olabilmesi için geliÅŸmiÅŸlik açısından belli bir noktada bulunmak gerekiyordu. Bu yüzden de El Cezire televizyonu Arap BaharıÂ'nı çok iyi yansıttı, CNN ise ÅŸaşırdı. Çünkü bunun bir toplumsal hareket olduÄŸunu kabul edemedi. Amerika hâlâ olanları tam kavrayabilmiÅŸ deÄŸiller. Zaten ilk günden itibaren, “İslamcılar geliyor” mesajı verildi AmerikaÂ'da. Bunun altyapısını Ä°srail hazırladı, bu korkuyu sürekli pompaladı.

Diktatörler yıkıldıktan sonra bu ülkelerde iktidara aday olan hareketler hep İslamcı hareketler değil mi?
Evet ama... Åžimdiye kadarki geliÅŸmelere ve dünya tarihine baktığımızda, özellikle Müslüman halklar için Arap Baharı tarihî dönüm noktasıdır. Bundan sonra artık ne Ä°slamcılık 80Â'lerdeki Ä°slamcılık olarak kalacak. Ne de sekülerlik bildiÄŸimiz sekülerlik olarak devam edecek. Evet, bu halkların geleceÄŸinde din olacak. YaÅŸamlarında belki dinin çok daha kuvvetli bir yeri olacak ama bu insanlar ÅŸeriatla yönetilmeyecekler. Anayasaları ÅŸeriat olmayacak. Alternatif bir modernite yaÅŸanacak.

Alternatif modernite nedir?
Dinin toplumsal iliÅŸkileri belirlediÄŸi... Dinin kamusal hayatta çok daha görünür olduÄŸu... Fakat demokratik kültürün de var olduÄŸu... Yani dinin siyasi sistemi düzenlemediÄŸi bir yapı demektir bu. Kısacası OrtadoÄŸuÂ'da çok daha Anglosakson bir sekülerlik oluÅŸacak ama bir Fransız laisizmi asla olmayacak. Arap BaharıÂ'nda din bambaÅŸka bir yere konuluyor.

Nereye konuluyor?
Biliyorsunuz, İslamcılığın anlayışı şeriatla yönetilmektir. İslamcılıkta din, siyasi bir rejimdir. Batı aydınlanmasında ise din, sadece şahsi hayatın içine kilitlenir. Arap Baharı ikisini de öngörmüyor. Arap Baharı, dini, toplumsal bir kimlik olarak kamusal alanda görünür kılıyor. Kısacası Arap ülkelerinde modern kimliğinin içinde din olacak ama, İslamcılığın da, Batı aydınlanmasının da dayattığı bir din anlayışı olmayacak bu.

Nasıl bir din anlayışı ortaya çıkacak?
Yeni bir Ä°slamcılık ve sekülerlik tanımı ortaya çıkacak. Ä°slamÂ'ın, demokrasiyle varolabileceÄŸini gösterecek. Kısacası Arap Baharı alternatif bir modern hayat yaratıyor. Dinin toplumsal hayatta daha görünür olduÄŸu ve önemli bir role sahip bulunduÄŸu, muhafazakârlığın daha yüksek olduÄŸu bir modernite tanımı yapacak. Asıl devrim bu iÅŸte! “Ben de modernim ama BatıÂ'nın anladığı anlamda modern deÄŸilim. Din onların hayatlarında olmayacak ama benim hayatımda olacak. Ben camime gideceÄŸim, örtüneceÄŸim fakat demokratik haklarımı da sonuna kadar arayacağım” diyecek.

Bu muhafazakâr değerlere karşı bireyin özgürlüğü nasıl korunacak?
Bireyi bu muhafazakârlıktan devletin sekülerliği koruyacak. “Ben dinimi toplumsal alanda da yaşarım. Fakat herkesin aynı hakkı olduğunu da kabul ederim” demek için çoğulcu bir demokratik kültür ve o çoğulculuğu destekleyecek bir devlet yapısı gerekiyor. Bunun en temel unsuru da bütün inançlara eşit mesafede olan seküler devlettir işte!

Arap ülkelerindeki ayaklanmalarda BatıÂ'nın rolü var mı?
Kesinlikle yok. Amerika, on yıllardır çöken rejimlere oynadı. Toplumlarla hiçbir iliÅŸki kurmadı. Sadece diktatörlerle iÅŸbirliÄŸi yaptı. Arap Baharı, AmerikaÂ'yı ve Ä°srailÂ'i bölgede çok zor bir duruma düşürdü. AvrupaÂ'nın da ayaklanmalarda bir rolü olmadı. Zaten öyle büyük ÅŸaÅŸkınlıkla izlediler ki her ÅŸeyi... Bütün öngörüleri yanlış çıktı.

Teknolojinin gelişmesinin bu ayaklanmalardaki rolü ne?
Çok önemli bir rolü var. Ayaklanmaları baÅŸlatan, sürdüren sosyal medya oldu. Muhtemelen hareketin geleceÄŸinde de söz sahibi yine o olacak. GloballeÅŸmenin getirdiÄŸi sosyal medya sayesinde insanlar, dünyanın baÅŸka yerlerindeki insanların nasıl yaÅŸadığını gördüler. Avrupa ve AmerikaÂ'daki gençlerin çok daha fazla özgürlüğe sahip olduklarını gördükten sonra, kendilerinin de aynı haklara sahip olabileceÄŸini anladılar. Demokrasi, özgürlük ve eÅŸitlik için harekete geçtiler. Fakat onlar, anne ve babalarından farklı bir dil kullandılar. Anne ve babaları 1960Â'larda Arap milliyetçiliÄŸini kullanırken, bugünkü gençler teknolojiyi kullandılar.

Suriye diktatörü Esad hâlâ direniyor. EsadÂ'ın direnme ve baÅŸarma ÅŸansı var mı?
Kesinlikle yok. Esad üç, beÅŸ ay önce bazı reformları yapsaydı durumu kurtarabilecekti. Ama artık mümkün deÄŸil. Bölgede hiç kimse direnemedi, en fazla Kaddafi direnecekti, o da gitti. Esad rejimi de gidecek. Çünkü rejim devrilmeden halk dinginleÅŸmeyecek. Ama ne zaman gidecek, bunu kimse öngöremiyor. Suriye yıllarca herkese karşı terör kartını oynadı. Rejimin karanlık neleri var bilinmiyor. Ayrıca Ä°ran da SuriyeÂ'ye çok ciddi yardımda bulunuyor.

Esad, silahla halk hareketini bastırabilir mi?
Amerika, SuriyeÂ'ye müdahale etmeyecek. Bu yüzden Esad, herkesin düşündüğünden daha uzun kalabilir iktidarda ama bir noktadan sonra teslim olmak zorunda.

SuriyeÂ'de EsadÂ'ın devrilmesi ne tür reaksiyonlara yol açar?
Çok önemli bölgesel sonuçları olacak. Esad rejiminin devamı Ä°ran için çok önemli. Çünkü Suriye, Ä°ranÂ'ın, LübnanÂ'a ve FilistinÂ'e açıldığı kapı. Suriye aradan kalkarsa, Ä°ran, HamasÂ'ı ve HizbullahÂ'ı bugünkü gibi silah vs. ile kolay destekleyemeyecek.

Ä°ran EsadÂ'ın devrilmesine izin verir mi?
Ä°ran, Esad rejiminin devrilmemesi için elinden geleni yapıyor ama sonuçta onun da gücü sınırlı. Ä°ran da bir süre sonra kendi derdine düşmek zorunda kalacak. Çünkü bu hareketlerin Ä°ranÂ'a da sıçrama ihtimali çok yüksek. Bölgede her ÅŸeyi korumaya çalışmaktan vazgeçip sadece kendi varlığını korumaya çalışacak Ä°ran. SuriyeÂ'nin düşmesi, Ä°ranÂ'ı bölgede çok yalnızlaÅŸtıracak. Aslında SuriyeÂ'deki savaÅŸ sadece Esad rejiminin savaşı deÄŸil. Ä°ran rejiminin de savaşı bu. Çünkü Suriye halkının kazanması, Ä°ranÂ'ın da kaybetmesi demek.

EsadÂ'ın devrilmesi HizbullahÂ'ın geleceÄŸini nasıl etkiler?
Hizbullah muhtemelen güçlü kalamayacak ve bölgede istediÄŸi gibi hareket edemeyecek. Çünkü HizbullahÂ'a Suriye ve Ä°ran ciddi destek veriyor. Hizbullah, LübnanÂ'da önemli bir güç. HizbullahÂ'ın güçsüzleÅŸmesi, Ä°srail karşıtı cephenin zayıflaması anlamına geliyor ama bu arada MısırÂ'daki rejimin devrilmesi de Ä°srailÂ'in elini zayıflatıyor. Çünkü MısırÂ'da Ä°slamcılar veya liberaller, iktidara kim gelirse gelsin, herkes Ä°srail karşıtı olacak. Halkları ikna etmek diktatörleri ikna etmeye benzemiyor. Arap Baharı, halkların söz sahibi olması imkânını getirdi ve halklar bu bölgede kesinlikle Ä°srail karşıtı. Ben Amerika için de bölgede bir gelecek göremiyorum. O da pek çok müttefikini kaybetti. Suudi ArabistanÂ'la bile iliÅŸkiler gerildi.

Esad devrilirse PKK bundan nasıl etkilenir?
EsadÂ'ın devrilmesiyle yaÅŸanacak kaostan PKK kısa vadede yararlanabilir ama kendisi besleyen bir rejim ortadan kalktığı için uzun vadede PKKÂ'nın eli zayıflar. Bölgede dengeler öyle hızlı deÄŸiÅŸiyor ki! Bir yıl önce Ä°ran ve SuriyeÂ'yle çok yakın iliÅŸkimiz vardı. BaÅŸbakan ErdoÄŸan EsadÂ'la tatile çıkıyordu. Åžimdi ise Suriye ve Ä°ranÂ'ı kaybettik. 1990Â'lara geri döndük. Åžimdi Suriye ve Ä°ran 90Â'lardaki gibi yine PKKÂ'yı destekliyorlar. Türkiye 90Â'larda Suriye ve Ä°ran ortak cephesine karşı Ä°srailÂ'le iÅŸbirliÄŸi yapmıştı. Åžimdi Ä°srail yok. Türkiye, IrakÂ'la iÅŸbirliÄŸi yapmak zorunda. Nitekim Türkiye ÅŸu anda Ä°ran-Suriye cephesine karşı Kuzey Irak yönetimiyle ortak bir cephe oluÅŸturmaya ve Ä°ranÂ'ın gücünü dengelemeye çalışıyor. Ä°srail ise AmerikaÂ'nın Ä°ranÂ'a müdahale etmesini istiyor. Obama bunu yapamaz.

Niye?
Çünkü Amerikan ekonomisi zaten korkunç bir durumda. Amerika, SuriyeÂ'ye bile müdahale etmez. Üçüncü bir cephe açmaz. Ä°srailÂ'in TürkiyeÂ'den baÅŸka alternatifi kalmadı bölgede. AmerikaÂ'nın tarihî olarak OrtadoÄŸu siyasetinin üç ayağı vardı. Ä°srail, S. Arabistan ve Türkiye. Arap BaharıÂ'yla Ä°srail hepten yalnızlaÅŸtı. AmerikaÂ'nın S. ArabistanÂ'la iliÅŸkileri gerildi. Geriye bir tek Türkiye kaldı. Obama, TürkiyeÂ'ye sürekli, “sen benim için çok önemlisin. PKKÂ'ya karşı sana istediÄŸin silahları vereceÄŸim” mesajını veriyor. Obama, AmerikaÂ'nın dış politikasını, “biz her yerde aynı anda olamayız. O zaman ne yapacağız? Bölgesel varlığımızı bölgedeki saÄŸlam müttefikler üzerinden sürdüreceÄŸiz. OrtadoÄŸuÂ'daki müttefik de Türkiye” düşüncesi üzerinden yürütüyor.

SuriyeÂ'ye dönersek... Suriyeli Kürtlerin geleceÄŸi EsadÂ'dan sonra nasıl belirlenir?
Demokratik taleplerin bu kadar yüksek sesle söylendiÄŸi bir coÄŸrafyada Kürtlerin de benzer talepleri dillendirmesi kaçınılmaz. Muhtemelen SuriyeÂ'nin ulusal sınırları içinde bir oluÅŸum olacak.

Türkiye, Suriyeli muhalifleri açıkça destekliyor. SuriyeÂ'nin buna karşı hamlesi ne oluyor?
Suriye PKKÂ'yı destekliyor. Onun hamlesi de bu. Aslında Türkiye çok doÄŸru ÅŸeyler yaptı ve hemen muhaliflerle irtibat kurdu. Batı bile Türkiye kadar hızlı davranamadı. Hep AmerikaÂ'yı eleÅŸtiriyoruz ama Türkiye de Arap BaharıÂ'ndan önce, bölgede statükocu bir güçtü. Rejimlerle iliÅŸki kuruyordu, ekonomik yatırımlarını böylece yapıyordu. Arap Baharı her ÅŸeyi yıktı, çalkaladı. Amerika bu iÅŸten çok hızlı sıyrılamadı, Türkiye ise sıyrıldı.

Türkiye nasıl sıyrıldı?
“Bölgeye yeni liderler, güçler geliyor. Benim bunlarla iliÅŸki kurmam lazım” diyerek yeni demokratik unsurlarla iliÅŸkiye geçti. Türkiye, bölgede geleceÄŸe oynadı. Demokratik unsurlarla iÅŸ yapan bir TürkiyeÂ'nin bölgedeki rolü, Batı tarafından çok daha fazla önemsenecek. Arap BaharıÂ'yla birlikte TürkiyeÂ'nin BatıÂ'yla iliÅŸkileri güçlenecek. Bir yıl önce WashingtonÂ'da, “Batı dünyası TürkiyeÂ'yi kaybetti. Türkiye ikinci Ä°ran olacak” diye tartışılıyordu.

Şimdi ne tartışılıyor?
Åžimdi WashingtonÂ'da Türkiye modeli tartışılıyor. TürkiyeÂ'yi kaybettik diyenlerin kaynağı Ä°srail lobisine çok yakın bir kurum olan Washington InstituteÂ'du. Bu neoconlar, “TürkiyeÂ'nin ekseni kaydı” laflarının başını çektiler. Ama Arap Baharı TürkiyeÂ'nin bölgedeki rolünü önemli hale getirdi. Arap Baharı, Amerika-Türkiye iliÅŸkilerinde baharı getirdi ve iki ülkeyi birbirine kenetledi.

Dünya EsadÂ'ın devrilmesini istiyor mu yoksa böyle bir geliÅŸmenin bölgede mezhep savaÅŸlarına yol açmasından çekiniliyor mu?
Åžii-Sünni ayırımı Körfez ülkelerinde de söz konusu oldu. Bu herkesi endiÅŸelendiriyor. Bölgedeki kaos, Batılı güçlerin iÅŸine gelmiyor ama Arap Baharı artık baÅŸlamış bir süreç. Bu noktada BatıÂ'nın demokratik unsurları desteklemekten baÅŸka yapabileceÄŸi bir ÅŸey yok. Ama Amerika, Ä°ranÂ'ı zayıflatmak için EsadÂ'ın devrilmesini özellikle istiyor. Çünkü AmerikaÂ'nın bölgede temel derdi Ä°srailÂ'i korumak. Ä°srailÂ'i kimden koruyacak? Ä°ranÂ'dan koruyacak. Ä°ran, Amerika için bölgede çok büyük tehdit. SuriyeÂ'de demokratik bir oluÅŸum olursa Ä°ran bölgede çok daha yalnızlaÅŸacak. Biliyorsunuz... Bölgede, Ä°ran ÅžiiliÄŸin, S. Arabistan da Sünni cephenin bayrağını taşıyor. Bölgede demokrasi cephesinin başını da Türkiye çekiyor. TürkiyeÂ'nin mezhepler üstü söylemi, Batı tarafından da fark ediliyor.

Arap Baharı, TürkiyeÂ'yi hangi açılardan etkiler?
Hükümeti, Kürt meselesine acilen çözüm bulmaya zorluyor. Başbakan defalarca söyledi. “Halkının karşısında olan rejimlerin hiçbir meşruiyeti yoktur. Halkın iradesinin üstünde olamazsınız” dedi. Hem böyle deyip, hem de kendi halkının benzer demokratik taleplerini bastıramazsın. Çünkü günün sonunda sorarlar adama: “Sen bana demokrasi dersi veriyorsun, peki sen ne yapıyorsun?”

BatıÂ'daki Müslüman imajı OrtadoÄŸuÂ'daki hareketlerden sonra nasıl deÄŸiÅŸti ya da deÄŸiÅŸti mi?
Politikada aktif olmayan, demokrasi kültürüne sahip bulunmayan Müslüman imajı, Arap BaharıÂ'yla birlikte özellikle AmerikaÂ'da deÄŸiÅŸti. EÅŸitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi talebinin dilinin, dininin, ırkının olmadığını gösterdi. Demokrasinin evrensel bir talep olduÄŸunu ortaya koydu. Fakat AvrupaÂ'da durum farklı. Avrupa Müslümanlara oryantalist bakmaya devam edecek. Kafasında yarattığı Müslüman prototipini yaÅŸatmayı sürdürecek. Avrupalılar ne diyor? “Müslüman göçmenler entegre olamıyor. Çünkü Ä°slamiyet onu engelliyor” diyor. Avrupalılar, Ä°slamiyetÂ'e, insanları dar alanlara hapseden, hiç deÄŸiÅŸmeyen bir kutu gibi bakıyor.

Ä°slamiyet deÄŸiÅŸiyor mu?
Ä°slam deÄŸiÅŸiyor aslında. Bir sosyal bilimci olarak baktığımda, din bir sosyal fenomendir. Dolayısıyla her sosyal fenomen gibi organiktir. Yani çevresiyle sürekli iletiÅŸim halindedir. Ä°letiÅŸim sonucunda da din deÄŸiÅŸir, dönüşür. Bu yüzden de Avrupa Ä°slamı, OrtadoÄŸu Arap Ä°slamıÂ'ndan farklıdır bugün. Dinî söylem tarihseldir. Tanrının mesajını, insan yorumlamaz mı? Din insan süzgecinden geçmez mi? Din organik bir yapıdır. Dini de insan yorumluyor. Fakat Avrupa meseleye böyle bakmıyor. Çünkü Müslüman kimlik onun kimliÄŸini tehdit ediyor. AvrupaÂ'da çok ciddi bir Müslüman göçmen nüfus var.

AmerikaÂ'da yok mu?
AmerikaÂ'daki kültür farklı. Avrupa yüzyıllar önce ne dedi? “Ben din meselesini çözdüm. Aydınlanmayı, RönesansÂ'ı yaÅŸadım. Din seninle tanrının arasındaki ÅŸeydir. Kapını kapatırsın, dua edersin. Ben senin dinini görmek istemiyorum” dedi ve meseleyi bu ÅŸekilde çözdü. Åžimdi AvrupaÂ'da milyonlarca Müslüman göçmen var. Bunlar “ben camimi istiyorum, başörtümle okula, iÅŸe gitmek istiyorum” diyorlar. Artık Avrupalının dini yeniden tanımlaması gerekiyor. Yüzyıllar önce rafa kaldırdığı laiklik tanımını raftan indirmesi ve kendi özünü, demokrasisini, sorgulaması gerekiyor. Ama tabii bu durum, Avrupalının aydınlanma idealini kökten sarsıyor.Â

Neşe Düzel

Taraf

neseduzel@gmail.com

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta PaylaÅŸ       
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Ãœye Ä°statistikleri
Son Ãœye Nihat
Toplam 383 Ãœye
Son FotoÄŸraf
sivas- i.tunç BURSADA `Kİ ERCİŞLİ`LER 2010 PİKNİK ŞÖLENİ Ulupamir el sanatları haydi okula şeker fabrikası çiçekler arasında Süphan 23.10.2011 Erciş Depremi İ.Tunç 23.10.2011 Erciş Depremi İ.Tunç Rıfat Çalışkan 19 Eylül Ahtamara Ayini Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist