Erciş benim hatıra defterim
19 Nisan 2012 03:09 / 2131 kez okundu!
İnsan çocukluğunu; bir kelimeden ibaret olarak değil hani, bütün kokularıyla, bütün sesleriyle, bütün tatlarıyla... Ne bileyim işte; misal sanki hatırlanan her an yeniden yaşanıyormuş hissi veren acı anlarıyla ve kahkahalarıyla...
Bütün 'ilk kez' heyecanlarıyla; misal ilk kez bisiklet sürmenin, ilk kez takım elbise giymenin, ilk kez oruç tutup ilk kez namaz kılmanın, ilk kez aşık olmanın heyecanıyla...
Ya da; ilk kez birinden dayak yediği, ilk kez kopya çektiği, ilk kez reddedildiği, ilk kez bir şey çaldığı anların heyecanlarıyla, korkularıyla bir de tabii ki...
Hatırlamalı!
Takip etmeli. Sahip çıkmalı. Saygı duymalı. Anmalı.
İnsan çocukluğundan başka nedir ki?
Yüzümdeki çizikler, yara izleri, beni bağlıyor Erciş'e.
'Neden Erciş' diye soruyorsunuz ya; bu yüzden. Erciş, benim akrabam. Erciş'in vurduğu tokat acıtmıyor! Erciş'in varlığı tebessüm ettirebiliyor. O nedenle, ille de Erciş!
O nedenle, yüzlerce katlık binaları görmeme rağmen, Erciş'te 8-10 katlı binalar görmek heyecanlandırıyor beni. O nedenle, Marmara'yı da, Ege'yi de, Akdeniz'i de, Karadeniz'i de görmüş olmama rağmen, deniz demek Van Gölü demek benim için!
O nedenle martılar bir başka güzel Erciş'te; o nedenle devasa gemilere binmiş olmama rağmen, Van Gölü'nde bir sandal dahi görmek memnun ediyor beni.
İnsan, doğduğu yer kadardır.
[Cihat Albayrak]