Dinler Tarihi [3] - Uzakdoğu Dinleri / Budizm

18 .şubat 2012 12:25 / 2724 kez okundu!

 

Dinler Tarihi [3] - Uzakdoğu Dinleri / Budizm


Uzakdoğu dinleri başlığı altında genelde felsefik sistemlar olarak ortaya çıkan, bazılarınca din olarak kabul edilmesine karşın, bazı kesimlerce de sadece belli kişilerin yaşam biçimlerinin bir yansıması ve temel düstürlar olarak kabul edilen hareketlerdir. Şüphesiz sayısız dini hareket olmasına karşın bunların belli başlı olanlara değineceğiz. Bu derslerde aşağıdaki sıralamayı takip edeceğiz.




A - UZAKDOĞU DİNLERİ

1. BUDİZM
2. JANİZM - CAYNACILIK
3. SİHİZM - SIKH DİNİ
4. HİNDUİZM
5. ŞİNTOİZM
6. KONFÜÇYÜSÇÜLÜK
7. TAOİZM - TAOCULUK


1- Budizm
Budizm'in kurucusu Buda (Guatama, Gotama) (MÖ.563 - 483 ) Kuzey Hindistan'da Lumbini koruluğunda doğmuş bir filozoftur. Buda “aydınlanmış” anlamına gelir. Budizm'in en güçlü yayılma dönemi Hint Hükümdarlarından Aşoka (MÖ. 273-236) zamanına rastlar. Aşoka zamanında Budizm, Hindistan, Seylan, Suriye, Mısır, Makedonya ve Yunanistan'a kadar yayılmıştır. Aşoka'dan sonrada yeni Krallar Budizm'e girmiş, yayılmasını sağlamış hatta Çin, Moğolistan ve Japonya'nın ileri gelen devlet adamlarının Budizm'e hizmet etmesini sağlamışlardır.

Budizm MS 1. yy’da Türkistan, 4. yy’da Kore, 6. yy’da Japonya ve 7. yy’da ise Tibet'te yayılmaya başlamıştır. Günümüzde Güney, Güneybatı ve Orta Asya'da çok sayıda taraftarı olan Budizm, Avrupa ve Amerika 'da da yayılmaya ve taraftar bulmaya başlamıştır.
Budizm'de inanç ve ibadet

Budizm'de inancın temeli “Buda'ya sığınırım, Dhamma'ya (dine, doktrine) sığınırım, Sangha'ya sığınırım (Rahipler Cemaati, dünyanın en eski bekar rahipler topluluğu)” cümlesi oluşturur. Bunlardan birini inkâr eden kişi Budist sayılmaz ve Budizm'e girmek için yukarıdaki cümleyi söylemek gerekir. Sangha'ya giren rahip ve rahibeler evlenemezler.

İbadet Stupa denilen mabetlerde yapılır. Stupalar helezoni yapıda inşa edilmiştir. İbadet için Stupaya giren Budist önce Buda'nın heykeline saygı gösterisi yapar; O'na çiçek ve tütsü sunar, Budistler kendi evlerinde de bir köşede korudukları Buda heykeline tazimde bulunarak ibadet ederler. İbadetlerinde klişeleşmiş dua ve söz yoktur.

Budizm kelimesi Batı dillerinde Buda'nın kurduğu dinin adı olarak kullanılmaktadır. Asya'da Budistler'in yaşadığı ülkelerde bu din Buda-Sâsana (Buda şakirdliği, Buda disiplini) diye adlandırılır. Milâttan önce VI. yüzyılda Hindistan'ın kuzeydoğusunda doğan, Brahman şekilciliğine ve kast sistemine karşı çıkan, soyut metafizik tartışmaları bir yana bırakarak duygulan dizginleme, ahlaken temizlenme, insanları eşit görme, insanlara ve diğer canlılara sevgi ve şefkat duyma gibi ilkelere dayanan Budizm'e felsefî-teolojik bir hareket, mezhep veya tarikat olarak bakanlar varsa da onda bu belirtilen hususları destekleyen özellikler bulunmakla birlikte kurucusu, kutsal metinleri, inanç esasları, cemaati, mâbedleri ve diğer özellikleriyle bu sistem daha çok bir din olarak nitelendirilmektedir. Nitekim hızla yayılması onun bir din olmasının sonucudur. Günümüzde Hindistan, Çin, Mançurya, Moğolistan, Seylan, Tayland, Burma. Kamboçya. Laos, Doğu Bengal, Vietnam, Bhutan, Birmanya, Singapur, Malezya, Tayvan, Kore ve Japonya gibi Asya ülkelerinde Budistler'in sayısı büyük bir yekûn tutar. Ayrıca özellikle Zen Budizm denilen yeni bir Budist mezhep bazı Avrupa ülkelerinde taraftarlar kazanmaktadır.

Buda'nın Hayatı ve Doktrini
Budizm'in kurucusunun asıl adı Siddhartha Gotama'dır. "Aydınlanan, uyanan" anlamındaki Buda (Buddha) onun lakabı olup bu lakap .gerçeği bulduğu ve aydınlandığına inanıldığı için ona verilmiştir. Hindistan'ın kuzeydoğusunda, şimdiki Nepal'İn bulunduğu bölgedeki Sakya kabilesi yöneticisinin çocuğu olarak milâttan önce 563'te doğan Prens Gotama saray eğlenceleri içinde yaşarken yirmi dokuz yaşına geldiğinde acılar karşısında ruh sükûnetini yitirmeyen bir keşişten etkilenerek gerçek hayatın sarayda kinden farklı olduğunu anladı. Sarayı, karısını ve oğlunu terkederek altı yıl süren ağır bir zühd hayatı yaşadı. Sonunda, önceki aşın zevk düşkünlüğü gibi şimdiki aşırı zühdün de insanı gerçeğe ulaştiramayacağını anladı. Bu sırada mayıs ayının dolunay gecesinde Ganj'ın bir kolu olan Neranjara nehri kıyısında, şimdiki Gaya'da Bodhi veya Bo ağacı denilen bir tür incir ağacının altında murakabe halinde iken aydınlanmaya erişti. Bulunduğu yer daha sonra kutsal ziyaret makamı sayıldı.

İnsanla gerçek arasında hayatın ıstıraplarla dolu olduğu şeklindeki kötümser anlayış Buda telkininin temelini oluşturur. Buda'nın kurtuluş öğretisinin özü şu dört kutsal gerçekten meydana gelir:

1. İnsanın varlığı kötülük, tatminsizlik, hastalık, yaşlılık, ölüm vb. ıstıraplarla yoğrulmuştur,
2. Istırabın sebebi arzu ve ihtirastır. Bu da yeni karma ve sudûra, yeni tenasüh ve ölüme yol açar.
3. İstıraba son vermek için arzulardan, fâni İşlerden sıyrılmak gerekir. Bu sürekli tekrarlanan devrelerden kurtulmanın yolu Nirvana'dır.
4. Bu hürriyete, yeni hayata, Nirvana'ya ulaşabilmek ancak Buda'nın sekiz dilimli yolu ile mümkündür. Bu sekiz dilimli yol ilk kutsal gerçeğin kavranılmasını, ikincisinin anlaşılmasını, üçüncüsünün de gerçekleşmesini sağlar. Maha Parinibbana Sutta'da geçen sila (ahlâk), samdhi (meditasyon) ve panna (hikmet) şeklindeki üç ana maddenin sonradan geliştirilmiş şekli olan sekiz dilimli yolun üç maddesi (doğru söz, doğru davranış, doğru geçim) silaya, iki maddesi (doğru muhakeme, doğru murakabe) samdhiye, üç maddesi de (doğru anlayış, doğru düşünce, doğru niyet) pannaya girer.

Buda'dan Sonra Budizm.
1. İlk Konsiller. Buda'nın ölümünden hemen sonra Kasyapa başkanlığında Buda'nın önemli konuşmalarıyla Sangha kurallarının tekrarlandığı Rajagaha (Magadha Krallığının başşehri) konsili toplandı. Bu konsile 500 rahip katıldı. Yaklaşık bir asır sonra keşişler arasındaki fikir ayrılığı dolayısıyla Vesali'de ikinci bir konsil toplandı. 700 rahibin katıldığı bu konsilde ihtilâflar giderildi. Sutta ve Vinaya'nın yeni düzenlemesi yapıldı. Üçüncü konsil milâttan önce III, yüzyılda doktrinde çıkan bir ihtilâf üzerine, kendisi de bir Budist olan İmparator Aşoka (m.ö. 273-236) zamanında toplandı. Aşoka'nın, tebaası arasında inanç birliğini ve sükûneti sağlamak amacıyla desteklediği bu konsil 1000 keşisin katılmasıyla yeni başşehir Pata li putta "da (Patna) gerçekleşti. Konsil sonunda Sthavira denilen eskilerin geleneksel görüşü tercih edildi. Bunun üzerine Sarvastivadinler, Aşağı Ganj ovasının kuzeybatısından Madhura'ya doğru çekildiler. Bu konsil sonrasında Budizm o günün Hindistan'ındaki dört krallıktan birisi olan Magadha'dan Hindistan'a yayıldı. Hindistan'ın tamamına yakın kısmına hükmeden güçlü Aşoka'nın himayesine kavuşmak, Budizm'e diğer din ve mezheplere göre bir devlet dini olma avantajı sağladı. Hindistan dışına taşan propaganda faaliyetlerinin ilk sonucu Seylan'ın Budizm'e kazandırılması oldu. Bunun üzerine Gandhara, Keşmir ve Mysore'ye, daha sonra Suriye ve Mısır gibi Ön Asya ve Kuzey Afrika'ya Özel görevli keşişler gönderildi. Budizm'in Türkistan'a girmesinin de Aşoka zamanında olduğunu ileri sürenler vardır.

Buddizm, Asya ve Ön Asya'ya doğru yayılırken, I. Yüzyılda Batı Türkistan'da, daha sonra Doğu Türkistan'da, Türkler bu dinle tanışmıştır. Ancak, içinde kutsal dilencilik, oturup bağdaş kurup tefekküre dalmak (meditasyon) bulunan bu din, onlara cazip gelmemiştir. Çünkü et yemeye, kurban kesmeye, ata binip kılıç kuşanmaya alışık, tabiatla haşir neşir olmuş Türkler; vejeteryan bir diyete dayanan Buddizm'e ısınamamışlardır. Onların daha sonra İslâm'ı büyük bir hevesle benimsemelerinde bu hususlar ve "cihat anlayışı" yanında, Buddizm'de göze çarpmayan, ancak hem eski Türkler'de, hem de İslâm'da bulunan kuv-vetli tek Tanrı inancı rol oynamıştı.

Budizm’de Mezhepler
Budizm’ başlıca iki büyük mezhebe ayrılır:
1- Hianayana
2- Mahayana

1 - Hinayana (Küçük Araba)
Kişinin kendisini kurtarmasını esas aldığı için böyle isimlendirilmiştir. Bu mezhep Seylan ve Güney Asya’da yayılmıştır. Mensupları saf Budizm’e yani Buda’nın asıl telkinlerine kendilerinin muhatap olduklarını iddia ederek Mahayana koluna bağlı olanları sapkınlıkla suçlarlar.

2 - Mahayana (Büyük Araba)
Toplumu bir bütün halinde ele alarak herkesin kurtuluşa ermesini amaç edinmişlerdir. Onlara göre Budizm, herkese cevap vermeli, herkesin ihtiyaçlarını gidermeli, doktrinleri basitleştirerek halkın anlayacağı bir seviyeye getirilmelidir. Budizm’in bu kolu başka din ve doktrinlerden yararlanmakta sakınca görmez. Bu mezhebe göre Nirvanayı gerçekleştiren herkes Buda unvanını alır. Ve ihtiraslarının esiri olarak dünya zevklerinin arkasından koşmaz. Mahayana mensupları, ”hata yapabilirim” diye faaliyetleri askıya almanın karşısındadır. “Bu yüzden pişmanlık duymaya lüzum yoktur” derler

Buda ve Öğretisi
Buda’nın öğretisinin baslıca özelliği; Buda’nın aydınlanma sonucu bulmuş olduğu gerçekleri birer dogma olarak sunacak yerde aydınlanma yöntemini öğretmeyi ve böylelikle yöntemi öğrenen kimselerin kendi çabalarıyla bu gerçekleri kendilerinin bulup yaşantısal deneyimle doğrulamalarını öngörmesi, Budalık yolunu herkese açık tutmasıdır. Buda’nın yasadığı dönemde Budizm bir din, Buda da bir peygamber değildi.
Öğretide 4 temel gerçek vardır: Yaşamda ıstırap vardır; ıstırabın bir nedeni vardır; bu neden yok edilirse ıstırapta yok edilmiş olur; bu nedeni yok etmeyi sağlayan bir yol, bir yöntem vardır.

Devam edecek...

Not: Dinler tarihi dersleri İsmet Tunç tarafından çeşitli kaynaklardan derlenmektedir.

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta Paylaş       
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Üye İstatistikleri
Son Üye Vedtinc
Toplam 384 Üye
Son Fotoğraf
1974 gezi sona erince yorgunluk başlar. Orhan Gülle 30 mayıs erkek üyelerin pazar kahvaltısı 23.10.2011 Erciş Depremi İ.Tunç Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist