11. Bölüm: Emrah’ın Selvi Han’ı İlk Kıskandığıdır

29 Nisan 2010 01:22 / 2055 kez okundu!

 


Emrah başlarken Selvi’ye dikkatle baktı. Yüzü ayın bedirlenmişi [1] , dudakları şekerlenmiş bal palûzesi [2] , gözleri âhu yazması… Emrah coştu:

Emrah der ki, öldüğümü bilseler,
Yıkasalar, namazımı kılsalar,
Mezarımı yol üstüne koysalar,
Geçerken uğrasa yolu Selvi’nin.

Bitirince, Selvi etrafına baktı. Kırk cariye var amma hiç biri sır saklamaz. Onun bir tane sır tayası [3] vardı, o da Nazlı. Onu da döğmüş, pestil haline getirmişti. Çok düşündü. Emrah için duyduklarını bunlardan hiç birisine söylemezdi. Yine gidip Nazlı’nın gönlünü almak gerekti. Gitti ve Nazlı’nın baş ucuna bağdaş oturdu. Nazlı’nın başını dizine aldı, saçlarını okşadı, yüzündeki toz ve toprakları silkti. Nazlı biraz kendini toplamaya başladı. Gözlerini açtı, başını Selvi’nin dizinde gördü. Selvi Nazlı’ya dedi ki:
- Nazlı hele bir kendine gel, suçumu bağışla, bir kalk otur.

Nazlı kalktı ve Selvi’ye:
- Kusurda ne, sevende kimse karışmaz da döğende kimin ne diyeceği var?

Selvi:
- Kızları, biraz bahçeye dağıt, Nazlı. Sen, ben ve Emrah kalalım, dedi.

Nazlı cariyelere dönerek:
- Kızlar ne duruyorsunuz? Dağılın bahçeye, kiminiz susam, kiminiz nerkiz, kiminiz menekşe getirin, akşam çağı Selvi’nin zülüflerini bezeyip konağa götürelim, dedi.
 
Cariyeler, güle oynaya bahçeye dağıldılar. Üçü yalnız kalınca, Selvi kanat açmış sülün gibi Emrah’a süzüldü ve boynuna bir kement gibi takıldı.

Aradan iki üç saat geçti. Cariyeler dönüyorlardı. Selvi’nin etrafını sardılar, saçlarına kimi menekşe, kimi susam takıyordu. Cariyeler içinde Suna isminde bir şeytan kız vardı ki, bu kız Emrah ile Selvi’nin seviştiklerini anlamıştı. Bunu gözü götürmedi. Görmemezlikten gelerek Selvi’nin zülüflerine takılmış çiçeklere bir koltuk vurdu, bir demet menekşe dağıldı ve döküldü. Emrah bunu görünce:
- Vay bedhoyrat [4], Allah’tan korkmadın ki, Selvi’nin menekşelerini döktün? O kolların yanına uzana ! dedi

ve şu koşmayı söyledi: 


Ellerin kırılsın, behey şer hoyrat !
Sana kimler dedi üz menevşeyi?
Nazik elleriyle dermiş, devşirmiş,
Al yanak üstüne düz menevşeyi !

Bir bölük huriler indiler bağa,
Anlar sayesinde, bağa nur yağa,
Topla menevşeyi uydur, bu dağa,
Menevşe yüz koklar, yüz menevşeyi?

Emrah bu haneyi söyledikte (hikmet-i Perverdigâr), bir kasırga peyda olup, Selvi’nin zülüflerindeki çiçekleri dağıttı ve kalan bir demet menekşeyi de Emrah’a doğru savurdu. Bunun üzerine Emrah:

Bir bâd esti siyah zülüf dolaştı,
Süleyman hükmetti tahta ulaştı
Emrah hey der, gönül çağı savaştı,
Dahi koklamayız biz menevşeyi !

Emrah’ın bu parçası Selvi’nin ağırına gitti ve Emrah’a:
- Ya Emrah zülfümdeki menekşeyi rüzgâr sana attı da sen koklamadın he mi? dedi ve bir daha bir şey demeden bağ aşağı gitti, kırk cariye de arkasından… 

(devamı haftaya : Emrah ile Selvi Han, Bir Küs Bir Barış)

--------------------------------------------------------------------------------

[1] dolunaya dönüşmek; parlak ve sağlıklı görünmek
[2] pelte
[3] dadısı
[4] kötü, kaba, özensiz

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta Paylaş       
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Üye İstatistikleri
Son Üye Vedtinc
Toplam 384 Üye
Son Fotoğraf
s BURSA ERCİŞ`LİLER DERNEĞİ ÇANAKKKALE GEZİSİ 23.10.2011 Erciş Depremi İ.Tunç ercişte açık  havada düğün yemeği. i.tunç Yılmaz Demir Rıfat Çalışkan Bülent Akarsu- Muradiye Şelalesi Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist