3. Bölüm: Âşık Ahmet Çetin Cevize Çattığını Anlıyor
15 Ocak 2010 17:27 / 2880 kez okundu!
İran Şahı'ndan izin koparıp gurbete çıkan onun saz aşıkları, gittikleri yerlerde rakip arar olmuşlar, kendilerine rakip bulamayan beylere, Şah fermanını gösterip para koparmışlardı. Gürcistan'daki Kuğu Bey, bu telaşla onlara rakip aramaya başlamıştı. Bakalım sonrasında neler olmuş...
Âşık Ahmet Çetin Cevize Çattığını Anlıyor
Âşık Ahmet divandan çıkınca düşünüyor, kendi kendine diyor ki: “Söz verdim amma acaba bu işin hakkından gelebilir miyim. Hele bir gidip kendimi belli etmeden o âşıkları tecrübe edeyim. Bakalım yutulacak lokma mıdırlar?”
Âşık Ahmet Şeytan pazarındaki kahveye giriyor. Karşıda peyke [U1] de Âşık Abbas başta, öbür âşıklar sıra ile dizilmiş, sazlarını asmışlar, herkes sazının altında oturuyor.
Âşık Ahmet, Âşık Abbas’ın yanına yaklaşarak, dedi ki:
- Ben bir garip gede [U2] yim. Köyüm buraya üç saat. İki eşeğim var, değirmene zahire taşırım, her gün Allah ne verirse ona kanaat ederim. Âşıklara gayet meraklıyım. Duydum ki bir yere âşık geldi, işimi bırakır giderim. Haber aldım ki Şah Abbas âşıkları gelmiş, eşeklerimi değirmende bıraktım, koşarak geldim. Eğer ruhsatın olursa emret âşıkların bir fasıl yapa!
Âşık Ahmet’in dileğini Âşık Abbas kırmıyor ve kırk âşık sazlarını akort ediyor, başlıyorlar. Dinlerken Âşık Ahmet kendi kendine:
- Eyvah! Meğerse biz aklı yok yere yağmaya verdik. Ben bunun en bayağısına yedi sene hizmet etsem gene ne bu sazı çalabilir ne de bu sözleri danışabilirim[U3].
Âşık Ahmet divân ve erkan görmemiş bir köy âşığı idi. Fasıl bitince kahveden çıktı, evine geldi. Kuğu Han’a verdiği sözü tutamayacağını, bu yüzden Tiflis’te kalamayacağını anladı, karısına dedi ki:
- Ey kadın durma! Çulu çaputu topla, artık bize burada kısmet kalmadı. Karısı neleri varsa topladı, Ahmet eşeğini yükledi. Oğlu Emrah’ı ve karısını alarak gece yarısından sonra Tiflis’ten yola çıktı. Ertesi günü Âşık Abbas Kuğu Han’ın yanına gitti ve :
- Han sağ olsun, ya pul ya hasım! Dedi.
Kuğu Han:
- Tez git sazların ve âşıkların getir.
Âşık Abbas çıkıyor, âşıkları alıp Kuğu Han’ın divanına geliyor. Kuğu Han emrediyor :
- Sesleyin Âşık Ahmet’i!
Hemen üç serbaz [U4] âşık Ahmet’in evine koşuyor, bakıyorlar ki ev bomboş, kapısı açık, içinde kimse yok, Âşık Ahmet’i komşularına soruyorlar, kaçtığını öğrenerek Kuğu Han’a bildiriyorlar.
Kuğu Han bunu işitince yetmiş iki bin tüyünün dibi sızlıyor, durumunu belli etmemeye çalışarak diyor ki:
- Seksen tümen size helâl. Hasmınız yokmuş, mevlâ selâmet vere !
Âşıklar parayı alıp etek öptükten sonra divandan çıkıyorlar. Tiflis’ten ayrılıyorlar.
(devamı haftaya) Âşık Ahmet Erciş’e Geliyor
--------------------------------------------------------------------------------
[U1] Taştan ya da tahtadan yapılmış oturulan yer, bir tür divan.
[U2] âşık
[U3] konuşabilirim
[U4] korkusuz, cesaretli, bu metindeki anlamı ise: İran ordusunda bir askeri rütbe