8. Bölüm: Âşık Ahmet Emrah’a Teslim Oluyor

04 Mart 2010 16:26 / 3800 kez okundu!

 

8. Bölüm: Âşık Ahmet Emrah’a Teslim Oluyor


Aşık Ahmet ile Emrah'ın atışması, ateşli biçimde sürer ve bakalım babası oğula nice teslim olur? Emrahın yeni yeri, Miroğlu'nun sarayıdır artık. Hele bakalım nece olur bu iş?

Âşık Ahmet Emrah’a Teslim Oluyor 

Miroğlu Emrah’a daha Türkçe söylemesini emretti. Emrah, tekrar başladı:

Avcı idim gezer idim sahrada;
Göründü gözüme üçtür ne idi?
Ol kim idi torun attı deryaya?
Çıkardı kenara üçtür ne idi?

Âşık Ahmet:
- Hele ses gelsin Emrah ! dedi.

Emrah:

Avcı idim gezer idim bu dağı,
Üç yüz altmış altı dalın budağı,
Çek sineme bu düğünü, duvağı,
On iki bent [1] üzre üçtür ne idi?

Âşık Ahmet:
- Oğlum hele bir daha danış, topuna bir cevabım var.

Emrah:

Emrah hey der leb [2] lerinde nuş [3] şarap,
Teşne [4] gönül leblerinde nuş Arap,
Hasan çıktı haykırdı ki, duş [5] Arap,
Ali’yi götürene duştur ne idi?

Emrah :
- Baba ses gelsin ?

Dediği zaman, Âşık Ahmet tekrar Miroğlu’na:
- Daha Türkçe danışsın. Eğer cevap vermezsem al sazımı kır ! Dedi.

Miroğlu bunu da Emrah’a söyledi. Emrah:
- Benim gözüm üstüne ! dedi ve:
İptida [6] ki Hak insanı yarattı,
Sıfatlar üstünde kaç nişane [7] dir?
Misk [8] ve anber [9] , dil danışır, güç kanar,
Akıl Hak’tan indi baş nişanedir !

Âşık Ahmet:
- Danış birce daha.

Emrah :

Emrah hey der, aşk ucunda hüma [10] var,
Haram helâl kazanıp da yeme var,
Yer altında kabir [11] azap [12] da mu var,
Mezarın üstünde taş nişanedir !

Âşık Ahmet artık daha bir yolunu bulamadı. Kalktı, sazını Emrah’ın önüne koydu ve dedi ki:

- Al oğlum sazımı, eğer evlâdım olmaya idin, elin öperdim, benim ne haddim seninle imtihan, ben öğretme bir âşık, sense badeli. Ancak bir sazım var o da sana !

Emrah bu söz üzerine yerinden kalkıyor, en evvel Miroğlu’nun, sonra orada bulunan büyüklerin, daha sonra da babasının elini öpüyor, diz çöküp yanında oturuyor. Miroğlu, Âşık Ahmet’e:

- Emrah bu âna dek senin oğlun idi, bundan sonra da benim. Ancak benim meclisimde düşüp kalkacak.

Buna Âşık Ahmet şu cevabı verdi:
- Emrah yoluna kurban, şu var ki, Emrah gelmezse anası beni evde bırakmaz.

Miroğlu:
- Görmek arzulayanda anasıyla gelin, görün, dedi.

Âşık Ahmet, Miroğlu’nun yanından ayrıldı ve evine geldi. Hem Emrah’ı, hem de kendi yerini kaybetmiş idi. Karısı Emrah’ı sorunca Ahmet:
- Emrah’ı tez bulduk, tez yitirdik, Miroğlu, Emrah’ı ne sana verir, ne ban.


(devamı haftaya : Emrah’ın Selvihan’ı Gördüğü An)

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Uzun manzum şiirin her bölümü; bağlama; kendinden ayrılmayacak biçimde çekme; kanun kitaplarındaki madde…
[2] dudak
[3] tatlı, bal; içki, işret; içme.
[4] susamış; çok istekli.
[5] sırt, omuz.
[6] başlangıç
[7] işaret, nişan
[8] bir cins yaban keçisinden elde edilen kokulu madde.
[9] bir tür balinanın midesinden çıkarılan güzel kokulu madde; her çeşit güzel koku.
[10] Cennet kuşu; saadet, kutluluk; iki kişiyi gösterir
[11] büyük; mezar; azab-i kabr/kabir azabı: İslam inancına göre, mezarda meleklerin sorularına cevap verirken çekilecek sıkıntı.
[12] ceza; İslam inancına göre günahlara karşı ahirette çekilecek ceza; eziyet, işkence; büyük sıkıntı, şiddetli acı.

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta Paylaş       
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Üye İstatistikleri
Son Üye Nihat
Toplam 383 Üye
Son Fotoğraf
sessiz çığlık Ahlat'taki şiir-türkü gecesinden. - Özkan Olcay Deprem. A. Akar Bakış Hakkari stelleri-Van müzesi Rıfat Çalışkan 5-18 Aralık İst. Tepe Nautilus Alış Veriş Merkezi Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist