HAVUÇ SİYASETİ VE ROJAVA FAKTÖRÜ

07 Ekim 2013 15:13 / 19546 kez okundu!

 


Havuca en çok gereksinim duyan hayvanın tavşan olduğunu bilmeyen yoktur. Tavşan havucu gördüğünde kendini bekleyen potansiyel tehlikelerin tümünü unutur. Siyasette de rengi turuncu olmasa da havuç etkisi yapan olgusal durumlar vardır. Bu durumlardan birini bugünlerde hem de bütün çıplaklığıyla yaşıyoruz. Nasıl mı?

Ekonomik açıdan ciddi sorunlar yaÅŸayan Amerika BirleÅŸik Devletleri kendi içini onarma ihtiyacı hissedince OrtadoÄŸu’daki bazı iÅŸleri Türkiye’ye bırakmak zorunda kaldı. Türkiye ve onun on yıllık hükümeti, ABD’nin onay verdiÄŸi projeleri hayata geçirecek ve Ä°slam üzerinden bölgeyi kontrol edecekti. Ancak Türkiye’yi buna razı edebilmek için bir havuç gerekiyordu; onun adı da Yeni Osmanlıcılık oldu. Bir süredir yapay bir geliÅŸme gösteren Türkiye (ki üretime deÄŸil tüketime ve ithalata dayalı bir geliÅŸme modeli benimsemiÅŸti) bu fikre çok çabuk angaje oldu. Aslında bu havuç Özal zamanında uzatılmıştı, ancak proje çeÅŸitli nedenlere baÄŸlı olarak yürümedi. Belki de zamanlaması yanlıştı. Åžimdi Özal çizgisinin devamı olduÄŸunu iddia eden özelleÅŸtirmeci bir parti iktidardaydı ve onunla bazı projeler üzerinden pazarlık yapılabilirdi. Nitekim proje start aldı.

Ne var ki elinde ciddi güç bulunduran bir PKK olgusu vardı ve onun da ikna edilmesi gerekiyordu. Çünkü PKK’nin etkinlik alanları da bu projenin içindeydi. Bu durumda onu ikna edecek havucun hazırlanması ve sunulması Türkiye’ye bırakılmıştı. Hiç beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan Kuzey Suriye (ki yeni sürecin oluÅŸmasındaki etkisi oldukça büyük) birçok sorunun çözülmesinde anahtar konuma yükseldi. Bu durum Türkiye’nin iÅŸini kolaylaÅŸtırabilirdi.

Evet, Kuzey Suriye olgusu OrtadoÄŸu siyasetinde yeni bir söylem olarak kulislerde çoktan yerini almış bulunuyor. ABD’nin Suriye’yi karıştırmasıyla ortaya çıkan bu havuç, PKK’nin silahlı güçlerini Kandil’den ve Anadolu’nun doÄŸusundan çekmesi karşılığında Türkiye tarafından kullanılacaktı. Çünkü Kuzey Suriye’de PKK eksenli bir yönetimin kurulması ve bunun güvenliÄŸinin saÄŸlanması Türkiye’yle yapılacak iÅŸbirliÄŸine baÄŸlı. PKK hem Kuzey Suriye’de devlet kurup hem de Türkiye’de karakol basamazdı. Kendisine bir vatan parçası olarak düşündüğü, coÄŸrafi bakımdan engebesiz bu bölgeyi uzun bir süre elinde tutabilmek için Türkiye’yle anlaÅŸması gerekiyordu. Aslında son aylarda müzakere adıyla ortaya konulan politikalar, Kuzey Suriye karşılığında Türkiye’den çekilme ve demokratikleÅŸme karşılığında da Kandil’i boÅŸaltma siyasetinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.

Ancak PKK bununla yetinmeyerek o da geniÅŸletilmiÅŸ Misakı Milli projesini yeni bir havuç olarak hükümete uzatmış bulunuyor. En azından böyle bir politikanın yanında olacağını açıklıkla duyurmaktan çekinmiyor. Türkiye’nin geniÅŸlemesi gerektiÄŸini savunan Ak Parti kurmayları Musul ve Kerkük’ü de kapsamı alanına dâhil edecek bu projeye sıcak baktıklarını gizlemiyorlar. Hükümet, (kimilerine göre Amerikan tipi, kimilerine göre ise Osmanlı tipi) eyalet sistemiyle bu tatlı projeye karşılık veriyor. Kimi siyaset bilimcilerine göre, sahneye sürülen bu havucun son tahlilde federasyonun önünü açacağını düşünen PKK’nin ilgisini ziyadesiyle çekeceÄŸi ve buna hayır demeyeceÄŸi varsayılıyor.

Türkiye bu projeye o derece inanmış ki mezhep ayrışması üzerinden yeni bir yapılanmaya sürüklenen OrtadoÄŸu’da Åžii ve Sünni kanatta yer almayan PKK’yi bile ikna ederek Sünni kanada dâhil etmeyi baÅŸarıyor. Laik bir konuma sahip PKK’nin bu anlamdaki tarafsızlığı 2013 Nevruzunda okunan beÅŸ sayfalık mektupla birlikte tarihe karışmış görünüyor.

BilindiÄŸi üzere bölge mezhepler üzerinden ayrıştırılma süreci yaşıyor. Åžii kanadın başını Ä°ran çekiyor. Hemen yanı sıra Irak’taki Maliki hükümeti, Esat’ın Suriye’si, Hizbullah ve Arap ülkelerindeki diÄŸer Åžiiler bulunuyor. Ayrıca Türkiye’deki Alevi topluluÄŸu da göz ardı edilmiyor. Elbette Åžii blok’un en tepesinde Rusya Federasyonu durmakta… Sünni kanadın lideri ise Türkiye. Onun hemen yanı başında Suriye muhalefeti, Barzani’nin baÅŸkanı olduÄŸu Irak Yerel Yönetimi, Katar, Suudi Arabistan ve diÄŸer Sünni devletler var. Bu bloÄŸun başını ise Amerika BirleÅŸik Devletleri çekiyor. Åžimdilerde Türkiye ABD tercihli Sünnilik üzerinden bölgeyi yönetme hevesinde.

Barzani ve Irak yerel yönetimi ise Kandil’in boÅŸaltılması, petrolün satılması ve (olası bir Åžii-Arap saldırısı noktasında) Türkiye’nin güvencesi havuçlarıyla zaten ikna olmuÅŸ durumda. Barzani, bağımsızlığa giden yolda Türkiye’yi yanında görmek istiyor.

Ä°ÅŸin özüne gelince; OrtadoÄŸu öylesine kaygan bir zemin ki orada tutunmak için yedekte en az üç plan bulundurmak gerekiyor. Argümanları sınırlı topluluklar bu tür bir mücadelede kaybetme riskini daha fazla taşıyorlar. Güçlülerin anca tutunabildiÄŸi böylesi bir zeminde zayıf topluluklar çoÄŸu zaman ayaklar altında ezilmekten kurtulamıyor. Hele Rusya’nın Çin’in ve ABD’nin gözlerinin üzerinde olduÄŸu bir bölgede bu risk daha da katmerleÅŸerek artıyor. Bölgedeki aktörler yeni rollerine sıkı sıkıya sarılmış gözüküyorlar. Ne var ki tehlike kol geziyor. Evet, kendilerine uzatılan bu tatlı havuçların bir anda zehirli bir lokuma dönüşmesi iÅŸten bile deÄŸil. Dikkatli olmak lazım…

Eyyüp ALTUN

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta PaylaÅŸ       
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Ãœye Ä°statistikleri
Son Ãœye Nihat
Toplam 383 Ãœye
Son FotoÄŸraf
sağdan birinci, özdemir milanalıoğlu Abdal Mezrası Köyü - Kasım Demir (Köy sakini) Deprem. A. Akar 23.10.2011 Erciş Depremi İ.Tunç şehir pazarı 2 23.10.2011 Erciş Depremi İ.Tunç izzet kazancı Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist