Mardin

11 .ÅŸubat 2011 07:25 / 1617 kez okundu!

 


"Sis ağır ağır dağılınca, Mardin, kendini yavaÅŸ yavaÅŸ sunan nazlı gelin gibi, sahip olduÄŸu güzellikleri bir bir ortaya çıkarıyor. Gözlerimizi kamaÅŸtırmak suretiyle alttan ruhumuzu çalan güzelim Kızıltepe ovasına hayranlıkla bakakalıyoruz bu arada. "

------------------*----------------

BelleÄŸinizde imge oluÅŸturamadığınız bir ÅŸehri görme arzusu, üstelik hakkında olumlu yorumlar aldığınız bir yerse daha tutkulu bir beklentinin içine sürüklüyor sizi. Mardin saÄŸda solda tanıtımı yapılan ve gıyabında övgü dolu sözler duyduÄŸumuz ender ÅŸehirlerimizden biri. 

Ä°ÅŸte, ÅŸubat tatilinde böylesi bir yere ulaÅŸmak üzere Hasankeyf beldesinden geçerek ilerliyoruz. Önümüzde yüz kilometreye yakın bir mesafe var. Nitekim Ömerli, Midyat derken akÅŸam karanlığında ÅŸehre giriyoruz. Hava yaÄŸmurlu; biraz da sis var. 

O gece konakladıktan sonra sabahın ilk ışıklarıyla Mardin ÅŸehriyle yüzleÅŸiyoruz. Daha pencereden bakar bakmaz manzara etkiliyor bizi. Yeni Mardin çok katlı apartmanları ve lüks alışveriÅŸ merkezleriyle dikkat çekerken, gözlerimiz, televizyon ve sanal ortamdan bildiÄŸimiz o taÅŸ yapılı eski Mardin’i arıyor. Ev sahibesi kolumuzdan çekiÅŸtirerek diÄŸer pencereden, sisler altındaki eski Mardin’i gösteriyor. Farklı bir zaman boyutundan gelmiÅŸ gizemli bir ÅŸehir gibi duruyor gördüÄŸümüz esrarengiz yapılar bütünü. Evler terk edilmiÅŸ hissi veriyor; ancak sonradan anlıyoruz ki ÅŸehrin belki de en canlı alış veriÅŸ mekânları orada duruyor.
Aynı gün kahvaltı sonrası ilk durağımız eski Mardin oluyor. GeçmiÅŸle bütünleÅŸmiÅŸ taÅŸ yapılı dükkânlarda yine eski devirlere ait yiyecek ve eÅŸyaların satıldığını fark ediyoruz. TaÅŸ sokaklarda gezinirken zaman boÅŸluÄŸunda kayboluyoruz adeta. Hangi zaman diliminde olduÄŸumuzu bilmek ne mümkün! Ancak tepeye arabamızla tırmandıkça yoÄŸun bir sisle karşılaşıyoruz. Kent kendini saklar gibi ısrarla görüÅŸ vermiyor. Biliyoruz ki zamanın derinliklerine inmek hiç de sanıldığı kadar kolay deÄŸil. Sis öylesine yoÄŸun ki on metre önümüzü bile göremiyoruz. Yabancı bellediÄŸinden olsa gerek arasına almak istemiyor bizi… Yine de sisler arasında saklı duran yapıların esrarına tanık oluyoruz. 

Åžehir zamana meydan okurcasına hala ayakta duruyor ve yeni Mardin’e kolay kolay pabuç bırakacaÄŸa da benzemiyor. Güç bela arabamızı park edecek bir yer bulduktan sonra duvarları bir metre kalınlığındaki taÅŸ bir binadan içeri giriyoruz. Burası bir türkü bar… Erken olduÄŸu için program henüz baÅŸlamamış; ancak bir ÅŸeyler içip bir süre sohbet ettikten sonra çıkıyoruz. Çıkmamızla ÅŸok olmamız bir oluyor. Sis ağır ağır dağılınca, Mardin, kendini yavaÅŸ yavaÅŸ sunan nazlı gelin gibi, sahip olduÄŸu güzellikleri bir bir ortaya çıkarıyor. Gözlerimizi kamaÅŸtırmak suretiyle alttan ruhumuzu çalan güzelim Kızıltepe ovasına hayranlıkla bakakalıyoruz bu arada. Sonradan öÄŸrendiÄŸimiz kadarıyla bu ova daha ötedeki Harran ovasıyla birleÅŸiyor. DaÄŸlık bir alanda kurulu Mardin’e inat Kızıltepe o taÅŸra haliyle çaka satarcasına ovasıyla meydan okuyor kendi iline karşı. 

Sis tamamen dağıldıktan sonra eski Mardin’i bir güzel geziyoruz. Åžehir olabildiÄŸince sivri bir tepeye kurulmuÅŸ. Uzaktan bakınca bir bütün ÅŸatoyu andırsa da aslında evler birbirinden bağımsız. Tepeye çıkana kadar yol bir yılan gibi kıvrılıyor. Bir noktadan sonra geri dönemiyorsunuz. BulunduÄŸunuz yere gelmek için bir kez daha koca yolu dolanmanız gerekiyor. Evler, taÅŸ sokaklarla birbirlerinden ayrılıyor. Ancak sokaklar o derece dar ki çöpler eÅŸeklerle taşınıyor. Zirvede ise devasa bir Türk bayrağının dalgalandığı kale bulunuyor. Askeri bir bölge olduÄŸu için tam tepeye çıkamıyoruz ama bulunduÄŸumuz yer çıkılabilecek en yüksek yer. Ve bir kez daha oradan Kızıltepe ovasına bakıyoruz. Bu kez daha uzaklardaki güzelliklere ulaşıyoruz. 

Eski Mardin’i dolaşırken kentin neden böylesi sarp bir tepeye kurulduÄŸunu anlamaya çalışıyoruz. BilindiÄŸi üzere Mardin en güneydeki illerimizden biri… Dolayısıyla oldukça sıcak… Yörenin yüzyıllar önceki sakinleri aşırı sıcaklardan bunalmış olmalı ki yerleÅŸim alanı olarak, rüzgâr alan bu tepeyi seçmiÅŸler. Kalın taÅŸ duvarlar ve güneÅŸe geçit vermeyen dar sokaklar yaz aylarında serinlik yaratabilme ihtiyacından kaynaklanıyor. 

Mevcut tepenin eteklerinden birine kurulu kapalı çarşı da aynı özelliklere sahip... Labirent misali koridorlar güneÅŸ geçirmiyor ve hava dolaşımı had safhada... Arnavut kaldırımı taÅŸ sokaklarda akÅŸamı ettikten sonra eve dönüyoruz.
 
Ertesi gün doÄŸruca Deyrulzafaran’ın yolunu tutuyoruz. Deyrulzafaran Mardin’in 4 km. doÄŸusunda, 5. yüzyılda yapılan bir Süryani Manastırı. Öte yandan burası Süryaniler için bir dini merkez niteliÄŸi taşıyor. Kendisi de Süryani olan rehber, SüryaniliÄŸin aynı zamanda bir etnik kimlik oluÅŸturduÄŸunu söylüyor. Mor Hanoya Kilisesi, Azizler Evi, Meryem Ana Kilisesi ve GüneÅŸ Tapınağı manastırın önemli yapılarını oluÅŸturuyor. Manastırın içinde tarihi bir Süryanice Ä°ncil ve kutsal taÅŸ bulunmakta, ilk tıp fakültesinin burada kurulduÄŸu söylenmektedir. KurulduÄŸu dönemden kalma mozaikler bugün de durmaktadır. Canlı bir tarih görünümünde olan manastırın en büyük özelliklerinden biri de içinde 52 Süryani patriÄŸinin mezarlarının bulunmasıdır. Bir dizi onarımdan geçen manastır görkemli ve orijin yapısını hala korumakta. Rehber aynı zamanda Süryanilerin yeryüzündeki dağılımı konusunda da bilgiler veriyor. Verilen bilgiye göre dünyadaki Süryanilerin sayısı 6-7 milyon civarında. 1915-20’li yıllardaki altüst oluÅŸta kayıp veren ve çeÅŸitli bölgelere göç eden Süryaniler, oldukça dağınık bir görünüm arz ediyor. 20. Yüzyılın başında Mardin’in nüfus yapısının önemli bir yüzdesini teÅŸkil eden Süryaniler ÅŸimdilerde yalnızca doksan hane kalmışlar. Yetenekli ve çalışkan bir topluluk… 

Mardin etnik bakımdan kozmopolit bir yer. Kürtler, Araplar, Süryaniler ve az da olsa Ermeniler bir arada yaşıyorlar. Oradan evlenip kalan Türkler de var.
Üçüncü günde ise bazı ilçelere gitmeyi planlıyoruz. Aslında tarihi ve otantik yapısı bakımından birinci önceliÄŸimiz Midyat ilçesi ama nasıl oluyorsa arabamızın direksiyonunu yirmi kilometre uzaklıktaki Kızıltepe’ye çeviriyoruz. Uzaktan bakınca yeÅŸil bir ova içinde gelincik tarlası gibi duran ilçe bizi hayal kırıklığına uÄŸratıyor. Eski ve yeni yerleÅŸim alanlarıyla modern bir görüntü veren Mardin’e tezat bir yer burası. Ä°lçe 150 bin nüfusuyla bir taÅŸra görüntüsü veriyor. YoÄŸun göç aldığından olsa gerek çarşıda pazarda karşılaÅŸtıklarımız çoÄŸunlukla kırsal kesim kıyafetli insanlardan oluÅŸuyor. Yollar, kaldırımlar, ÅŸehrin düzeni, üçüncü dünya görüntüsü sunuyor. Fakat Mardin’den ileri bir yanı var buranın: Devasa ilçedeki belediye temizlik iÅŸçilerinin neredeyse tamamı kadın. Bu, belki de Kızıltepe’yi Türkiye’deki diÄŸer yerlerden ayıran en temel özellik. 

Mardin ve çevresinde tanık olduÄŸum bütün bu ayrıntılar bana çok ilginç gelmiÅŸti. Mardin Kafka’nın ünlü Åžato romanındaki merkez ÅŸehirlere benziyor… Kızıltepe ve diÄŸer ilçeler ise bu merkez ÅŸehre kaynak aktaran yoksul ilçeler gibi... Eski Mardin’in turistik ve tarihi yapısı, yeni Mardin’in çok katlı binaları, sokaklarında gezinen kılık kıyafeti düzgün insanlar ve caddelerde park etmiÅŸ pahalı otomobiller ve lüks alış veriÅŸ merkezleri bu intibaının oluÅŸmasına katkı sunuyor. 

Günün tamamını Kızıltepe’de tükettiÄŸimiz için diÄŸer ilçelere gidemiyoruz. Dördüncü gün hediyelik birkaç Süryani ÅŸarabı almak üzere yeniden eski Mardin’in sokaklarına dalıyoruz. Sorup soruÅŸturup en iyi ÅŸarabı yapan yeri buluyoruz. Kalın taÅŸ duvarlı küçük bir dükkân burası. Bizi, Belma isminde, elli yaÅŸlarındaki, Ermeni kökenli bir bayan karşılıyor. Åžaraplar mahzenden gelene kadar çay eÅŸliÄŸinde sohbet edip fotoÄŸraf çektiriyoruz. Kısa sürede aramızda samimi bir hava oluÅŸuyor. Ä°yi ÅŸarabın yapım tekniklerinden tutun, ülke meselelerine varana dek birçok ÅŸeyi konuÅŸuyoruz. Farklı bir yüzle karşılaÅŸmanın ve farklı bir söz dinlemenin verdiÄŸi keyifle oradan ayrılıyoruz. Mardin’e iliÅŸkin belleÄŸimizde kalan son görüntüler bunlar oluyor. 

































Eyyüp Altun

www.ercisnet.comeyyupaltun@hotmail.com

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta PaylaÅŸ       
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Ãœye Ä°statistikleri
Son Ãœye Vedtinc
Toplam 384 Ãœye
Son FotoÄŸraf
Bursa Gren Cafe 23.10.2011 Erciş Depremi İ.Tunç Edremit depreminden 09-11-2011 BURSA ERCİŞ`LİLER DERNEĞİ ÇANAKKKALE GEZİSİ 5-18 Aralık İst. Tepe Nautilus Alış Veriş Merkezi BURSADA `Kİ ERCİŞLİ`LER 2010 PİKNİK ŞÖLENİ Abdal Mezrası Köyü - Kasım Demir (köy sakini) Kutbettin ÇİFÇİ Nail ÇELİK Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist