Kötüleme ve eleştiri arasındaki sınır

07 Ağustos 2012 08:48 / 2051 kez okundu!

 


Birbirini incitmeden, belki yücelterek eleştirmek konusunda, Anadolu toprağında örnek alınacak harika isimler var. Kimimiz bilgisizlikten kimimiz de cumhuriyetin yanlış eğitilmiş, Oryantalist, Avrupa Merkezci çocukları olarak yanlış kibirlerden dolayı bunlardan biraz kendini uzak tutsa da, bilincimizin ve bilinçaltımızın davetsiz misafirleridir onlar. Geçmişin ilginç bir anektodunu anlatarak derdimi daha iyi dökeyim ummana...

Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli’nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister.

O zamanlar dergâhlar ayni zamanda aşevi işlevi görüyordu. Durumu Hacı Bektaş Veli’ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli: - 'helal değildir’ diye bu kurbanı geri çevirir.

Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana’ya anlatır. Mevlana ise, bu hediyeyi kabul eder.

Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli’ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana’ya bunun sebebini sorar. Mevlana şöyle der: - Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.

Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergâhı’na gider ve Hacı Bektaş Veli’ye, Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli’ye sorar. Hacı Bektaş da söyle der: - Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.”

Böylesi tevazu ve incelikle, birbirlerini eleştirirken bile, yermek yerine yüceltebilmeyi becerebilen, gönlü okyanus kadar geniş ve derin insanların geçmişimizi oluşturmasından gurur duyan ve onları örnek alan bir toplum olmak ne kadar güç biliyorum. Ama hepimizin geçmişinde başarılmış zor işler vardır. Bu işler de, bugünden bakıldığında çok güç görünmüyor mu?

O halde çevremize yeni bir gözle bakalım... Özellikle birbirlerini kıyasıya yerin dibine batıran sanal dünyadaki kalemşörleri gözlem altına alalım. Bakalım onlar mı bu toprağın gerçek değerleri yoksa hikayede anlattığımız o 1000 yıl önce yaşayanlar mı?

Bize sanal bir kardeşlik vaadi, belki içi doğru biçimde doldurulabilir bir uzay boşluğu sunan kimi ortamlarda eleştiri yazarken bu gerçeği aklımıza getirmek, bu üsluba özenmek birçoğumuza iyi gelebilir. Geçmişin aslında bir çeşit geleceğimiz olduğunu biliyorsak, sadece çocuklarımız için bile bu boşluk doğru doldurulmaya değmez mi?

İlhami MISIRLIOĞLU

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta Paylaş       
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Üye İstatistikleri
Son Üye Nihat
Toplam 383 Üye
Son Fotoğraf
sanatkarın alın teri BURSADA `Kİ ERCİŞLİ`LER 2010 PİKNİK ŞÖLENİ 23.10.2011 Erciş Depremi İ.Tunç 5-18 Aralık İst. Tepe Nautilus Alış Veriş Merkezi 23.10.2011 Erciş Depremi İ.Tunç Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist