Redolar

01 Aralık 2011 06:58 / 2777 kez okundu!

 


Facebook'ta soyadı Mısırlıoğlu olan birine rastladım, kendisine bir mesaj atıp Erciş'le bir bağı olup olmadığını sordum. Van'da, Erciş'te Mısırlıoğulları olduğunu hiç duymadığını yazdı. Bildiği bütün Mısırlıoğulları Trabzon'daymış. Bunun üzerine bu yazıyı kaleme aldım. İlgilenen dostların, akrabaların katkılarıyla yazıyı geliştirebiliriz. Depremin yıkıntılarından yeni bir umut yaratmanın, dayanışmanın bir yoluda olabilir belki bu...

Redolar

Redolar (Mısırzadelerden Ramazan) diye üst çatısı olan bir sülale... Çelebibağı-Erciş merkezli olarak 5-6 soyadı üzerinden bugün halen varlığını sürdürüyor: Mısırlıoğlu, Kaytan, Han, Sucular, Balıkçı ve Çelebi (1).

Sülalenin kökenine dair öykü şöyle: Osmanlı sultanı Yavuz Sultan Selim, 1517'de Mısır'daki Türk kökenli Memluk (Kölemen) devletini yıktı. Aynı dönemde Erciş ve dolaylarını Şah İsmail'in İran'ından aldı. O dönemde adet olunduğu üzre Mısır'daki Türk topluluğundan 500 kadar kişiyi aileleriyle birlikte yeni ele geçirilen Erciş'e (şimdiki Çelebibağı'nda olan, o sırada ayakta olan Erciş kalesi'ne ve çevresine) yerleştirdi. Gelen ailelere geniş topraklar verildi, çiftçilik için.

Çelebibağı ve çevresinde genel olarak üç sosyal-ekonomik kategori vardı: Ağalar, Beyler, Efendiler... Tüm sülaleler bu üç kol üzerine yerleşirdi. Ağalar çiftçi ağırlıklıydı. Beyler ticaret işlerine de girmişti, Efendiler ise devlette memuriyet işlerindeydi ve zamanında yörede yaşayan gayri-müslimler de buraya dahildi. Sonradan etnik temizlikle bu kesim zaten yörede yok edildi.

Redolar Ağalara dahildi... Benim babam olan İbrahim Mısırlıoğlu'nun başka birine tanıtımı şöyleydi: "Redolardan Kahraman Ağa'nın torunu; Gacı'nın Mıhemmedin oğlu." Benim tanımım ise şöyle: "Redolardan, Gacının Mıhemmed'in torunu." 

Bizim çok eski dede babalar çiftçilik yanında hep köyün sağlıkçılarıydı. Bugünlere dek iğneciler, dişçiler, bitkilerle sağaltıcılar, berberler çoğunluk bizim sülaleden çıkmıştı. Zaten bu tür meslekler o zamanlarda dededen babadan öğrenilerek sürdürülürdü. 1950'lerde bile Çelebibağı köyünün (bugün belde) dişçisi dedemdi, iğnecisi bir amcam (Halil Mısırlıoğlu), berberi de diğer amcamdı (İsmail Kaytan). Babamın bir amcası (Şemseddin Kaytan) çitfçiydi, diğer amcası (Sıddık Kaytan) ise yazları arabacı, kışları kızakçıydı. Dicle Köy Enstitüsü mezunu olan babam da köyün öğretmeniydi... Babamın Köy Enstitüsü'nü kazandığını duyan Şemseddin Kaytan'ın onu nasıl dövdüğünü, babamın notlarından sonra aktaracağım (2).

Dedemlerin, Nerdivan'ların (sanırım "merdiven" sözcüğünün bizim oraca söylenişi) ya da Madavang'ın (3) oralarda tarlaları vardı. Kimi zaman gartol (patates) işi yaptığını, kiminde de Seyyitlerin arka tarafında bostan ektiklerini biliyorum.

Söylendiğine göre "sülalenin bir kolu Antep'e, bir kolu Konya taraflarına ve bir kolu da Karadeniz tarafına gitmişti. "Bizim oralarda akrabalarımız vardır" diye hep anlatılırdı. Gaziantep'teki kola sanırım sonradan ulaşıldı ama diğer kollarla bağlantı sağlanamadı.

Bizim ülkede bu tür kayıtlar ne yazık ki tutulmadığından, söylediklerimi belgelendirme şansım yok. Dedemin dedesine onun dedesinin anlattıklarından bugünlere ulaşmış bir anlatının parçaları bunlar...

Size anlatmamın nedeni de, atalarınızdan bugünlere ulaşan kimi kırıntıların, anıların kıvılcımını uyandırabilmek... Benim notlarımdaki eksik parçaları tamamlamak, belki karanlıkta kalmış kimi bağları aydınlatabilmek böylece mümkün olabilir... 

01-12-2011
İlhami Mısırlıoğlu 

(1):  Kaytan soyadını değiştiren ilk kişi babam İbrahim Mısırlıoğlu'du. Bunun öyküsünü başka bir yazıya saklayayım
(2):  "Sen en büyük çocuktun, tam tarlaya tapana uygun hale gelmişken nasıl kaçarsın? Yer misin yemez misin..."
(3):  "Vang" Ermenice'de kilise demektir; bir yöreyi anlatan kelimenin yanında bu sözü görürseniz, bilin ki eskiden oralarda mutlaka bir Ermeni kilisesi vardı.

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta Paylaş       
Yorumlar
02 Aralık 2011 05:51

haci

hocam ellerine saglik bu yazdiklarinizi daha once bir kac misrasini sizin yazdiklarinizdan okumustum ve bu yaziniz ne hikmetse beni birazda heyecanlandirdi. inanirmisiniz benzer olay biim basimizdan gecmis ve benzer arastimayida bende yapmaktayim. suana kadar ulasabildigim bilgilerdemus,agri, edirne,kayseri, konya'da ve urfa dolaylarinda akrabalarimizin oldugunu ve bunun yaninda Iran,irak ve sureiye'dende var hatta olduklari yerlesim yerlerin bazilarinin isimlerini aldim ve o gorelerdeki kisilerden bazilariylada taniskanligimda oldu. Bizim ozellikle iran tarafindaki akrabalarla iletisimimiz Ismet pasa doneminde son buluyor!. zamani gelincede bende yayinlamayi dusunuyorum...Saygilarimla
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Üye İstatistikleri
Son Üye Nihat
Toplam 383 Üye
Son Fotoğraf
23.10.2011 Erciş Depremi İ.Tunç 19 Eylül Ahtamara Ayini şadırvan Abdal Mezrası Köyü - Kasım Demir (köy sakini) Cingöz Ailesinden çiçekler arasında Süphan bursa erçiş derneği kadınlar köfte gunu sivas- i.tunç Rıfat Çalışkan avcılar derneği başkanı sami demir davetlilere pal Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist