GÜNAH KEÇİSİ DEPREM Mİ?

21 Haziran 2012 07:18 / 1806 kez okundu!

 


23 Ekim 2012 Erciş depreminin üzerinden aylar geçti. Deprem öncesi planlanamayan bir kriz yönetimi vardı. Kurum ve kuruluşlarda en güncel haliyle acil eylem önlem planlarının bulundurulması ve bu planın da uygulamalarla içinin doldurulması lazımdı. Fakat 23 Ekim 2012 Erciş depreminde belki de planda olmayan bu kriz yani deprem süreci profesyonel müdahaleden uzak bir iradeyle yerini daha çok kaderci bir bekleyişe teslim etmiştir.


Depremden saatler sonra enkazların yanı başında bulunan gönüllü görevliler(Akut) ve akabinde sahaya intikal eden sivil savunma görevlileri yıllar öncesinden imal edilen demir kesme makineleri ile kolon demirlerini kesmeye çalışmıştır. Kolonların altına konacak hava yastıkları ve kaldırılan kolonları çekecek vinçler enkaz çevresinde yoktu. Van yolu Mahallesinde gördüğüm vinç (kabiliyeti iyi düzeyde olan) depremden günler sonra buraya gelmişti. Depremin ikinci günü gördüğüm Azeri askerleri idi. Enkaz üzerinde ne yaptığını bilmeden molozları bir sağa bir sola atan ardından atılan molozların olduğu yere giderek aynı şeyi orada da yapan bir yığın yardım gönüllüsü. En yapılmaması gerekenler tam da bu süreçte yapılmış, enkaz altında bekleyen ve belki de hayatta kalmayı başaranların ümitleri kendilerine sunulan çaresizlikle yerini ölüme bırakmıştır. Malzeme noksanlığı, ekip donanımsızlığı, yardım talep eden ülkelerden ivedi olarak profesyonel yardım desteğinin geri çekilmesi gibi nedenler zaten depremde hayatta kalabilme olasılığını bitirmiş, birçok kez olduğu gibi bu defa da işi elimize yüzümüze bulaştırmıştır.

Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakını olan, etlerinden et, canlarından can kopan tüm dostlarımıza belirtmeliyim ki, depremde evlerimizin (benim ailem Sevgi Apartmanında yaşıyordu) yıkımına neden olanlar; müteahhit, mühendis, mimar, İlçe Belediyesi, İlçe Fen İşleri Müdürlüğü, Şehir ve Çevre Planlamacısı’dır. Neden mi? 1. Derece deprem bölgesinde bulunan Erciş’te 5-6 katlı apartmanların yapımına izin verdiği (yapı kullanım izni) için İlçe Belediyesi, sağlam olmayan zemine şehir planlaması yapan çevre ve şehir planlamacısı; göl kumu, kirtilsiz demir ve standartlara uygun olmayan demir ebadı kullanıldığı ve gerekli kontrollerinin kendilerince yapılmadığı ilgili müteahhit, mühendis ve mimar’dır.

Hayatlarımızı, biricik canlarımızı bizden koparmaya yeltenen ve bunda da başarılı olan bu kaygısız insanlara karşı lütfen hukuk mücadelemizi başlatalım. İlgili kişilere suç duyurusunda bulunalım. Hukukun üstünlüğüne güvenelim. Ve yüce Türk yargısının bilimsel verilere, bilirkişi raporlarına, kamuoyu vicdanına bağlı kalarak sorumluları ifadeye çağıracağına ve sürecin getirdiği adımlara göre onları en adil bir biçimde yargılayacağını düşünerek inancımızı yükseltmeye çalışalım. Sorumluluk üstlenmeyen, benim vicdanım rahat mağaraları çekenlere ve yüksek ihtimalle sanık sandalyesine oturma şerefine haiz olmadan ticari faaliyetlerine devam edenlere ya da dolaylı olarak devam edenlere sözümüz ancak yargı yolu ile olabilecektir. İlgililer hakkında soruşturma açılması ve akabinde de bizlerin bu sürece müdahil olarak eklenmesi önemli bir yaklaşım olacaktır.

Bugüne kadar herhangi bir soruşturmanın yapıldığı ya da depremde yıkılan evlerle ilgili bilirkişi raporlarının Erciş Başsavcılığına ulaştığı ile ilgili somut bir bilgiyi duyumsayamamış olmamız da manidardır. Bilinmezlik girdabından, geride kalan sürecin tüm soru işaretlerini içinde barındıran bu kaotik ortamdan ne zaman çıkılacak? Suçlular NE ZAMAN YARGILANACAK? Yoksa unutulacak da yara bağlayan kanamalarımıza sessiz kalınarak bir darbe daha mı vurulacak. Elde bulunan yararlı olabilecek tüm bulgu, delil ve tutanaklar neden halkla paylaşılmıyor. Depremin doğasal unsur ve ortaklarının da insani unsur olduğunu bildiğimiz bu felaketin ana figüranları olan bu insanların neden savunmaları alınamıyor. Bu sorular; duygu ve vicdan mantığımızın soğukkanlılığını tüm acılarımıza siper ederek kendini dış dünyaya salıverdiği safiyane sorgulama örüntüleridir. Netice itibariyle söylenecek şudur: Doğasal depremler kısa; aklımızdaki ve ruhumuzdaki depremler ve bizde bıraktığı travmalar uzun sürelidir. Bu sarsıntıları kontrole alacak başta kendi öz iradelerimiz ve diğer yandan da hukuk iradesi ve hukukun yüksek tecellisidir. Biraz ADALET LÜTFEN. Çıplak ruhumuzu örten, öfkemizi dindiren, mevcut sevgimizi tüketmeyen, haklıyı haksızdan ayıran, zamana ve zaman aşımına yenik düşmeyen bir adalet.

Metin Demir

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta Paylaş       
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Üye İstatistikleri
Son Üye Nihat
Toplam 383 Üye
Son Fotoğraf
sivas-i.tunç Rıfat Çalışkan BURSADA `Kİ ERCİŞLİ`LER 2010 PİKNİK ŞÖLENİ 23.10.2011 Erciş Depremi İ.Tunç NURETTİN BARAN İZZET BATMAZ NAZIM ALDEŞEN VE ŞAHİN BURSA ERCİŞ`LİLER ÇANAKKALE GEZİSİ GÖRÜNTÜLERİ selçuklu mezarlığı Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist