Cardiff'ten Mektup
16 Haziran 2010 02:25 / 1351 kez okundu!
Cardiff'te yaşayan ve uzun zamandır yorumlarıyla bizleri yanlız bırakmayan Murat Bedir, artık köşe yazılarıyla bize daha yakın. Murat beye hoş geldin diyoruz.
---------------*--------------
Öncelikle tüm ErcisNet ailesini saygıyla selamlıyorum.
Bir gurbetçi olarak ErcisNet'e ilk rastladığım günün sevincini kelimelerle anlatamam ve bu benim için gurur vericiydi. Yıllar su gibi geçti ve bu süreçte tartışmalarımız da oldu ama hepimiz için bir ilke vardı: o da baba ocağımız Erciş ve çocuklarımız için güzel yarınlar idi.
Bundan 10 yıl önce Tony Blair Britanya başbakanı olduğu dönemde 16 yaşındaki oğlu zil zurna sarhoş olup polisle tartıştığında aynen; "baba olmak, başbakan olmaktan zormuş" diyordu. Ki bana göre de doğru. Kanaatimce de dünyanın en zor görevi ve sorumluluğu da "baba ve anne" olmaktır.
Bir baba olduğum için, iyi bir baba olmak için şahsen atılacak ilk doğru adım "iyi bir eş seçmekten geçer." Şimdi yirmi yaşına gelmiş bir insanın alışkanlıklarını ve davranışlarını değiştiremeyiz. Kişi değiştirdiğini ya da değiştiğini zanneder, oysa unutmayalım benlikteki inanışı kalıcıdır.
Akademisyenlerce yapılan birçok araştırmalarda bir çocuk 6 yaşına geldiğinde "kişiliğinin temel yapısı oluşur ve nasıl bir insan olacağı da büyük ölçüde belirlenir. Bilirkişilerimiz ilk anne ve baba adaylarına "tartışmalarınızı seviyeli, stresten uzak tutun ve sıkça anne rahmindeki bebek ile muhabbet edin" diyorlar. Yapılan araştırmalardan anlaşılacağı gibi görev daha çocuk doğmadan başlıyor, yani iyi bir eş seçiminden başlıyor.
Yazar İbrahim Ünal "çocuklar ve biz" adli kitabında; "Simdi vaktim yok, ilerde ilgilenirim" diyen anne ve babaların büyük bir hata içerisinde olduklarını ve "bugün çocuk kendiliğinden gelip boynumuza sarıldığında ilgilenmezseniz, yarın arkasından koşarsınız, ama yetişemezsiniz" diyor. Ne kadar da yerinde ve doğru bir tespit. Bu da diyebiliriz ki çocuklardaki hatanın sorumlusu anne ve babalardır.
Bunları dile getirirken birde dikkatlerimizi "taş atan çocuklar" diye bilinen ve bizlere de böyle tanıtılan çocuklara çekelim. Kayseri’deki üniversite akademisyenleri bu çocuklarımız için bir tez hazırlamışlar ve çocukların tutuklandıklarında anne ve babalarına gözyaşları içerisinde yalvarmaları vs. vs. konu alınmış. Ama simdi ise annelerine "ağlama anneciğim sen kutsalsın, sen bir devrimcinin annesisin" demeleri . Garip olan ise bu çocuklarımızın mahkemelerine bakan hâkimin Ergenekon ile yakin ilişikisi ve ayni hâkimin Ergenekon sanıklarını nasıl serbest bıraktığı vs vs. Bu gün bakmakla hükümlü olduğumuz bu çocukların yarın bizlere bakacaklarını unutmamak gerek. Yukarda anlattıklarımdan anlaşılır ki birinci suçlu anne ve babalardır. Lakin şunu da unutmamak gerekecek: o çocukların da bir sabah evden çıkıp veya çıkartılıp bir daha dönmeyen elbet bir yakini vardır ve bunu da unutmamak gerekir...
İlçemizde de bu olayların akabinde emniyet teşkilatınca bazı projeler uygulandı. Bu gerçekten yerinde bir hareket ama gerçekten bu yeterli mi? Bilmem hatırlar mısınız? İlçemizde görev yapan bir bayan öğretmenin nette bir yazısı vardı. Sigara satan bir çocuğa Erciş polisi tarafından organize suçluları gibi bir baskın yapmasını da unutamıyorum. Malumunuz, bölgemizde birçok kontrol bölgesinin var olduğunu hepimiz biliyoruz. Şimdi insan sormaz mı sigarayı satan çocuk mu suçlu yoksa kontrol bölgelerinde bir "çorba" parasıyla o sigarayı geçiren kişiler mi suçlu? Bu tür operasyonların aslında sigarayı getiren ve salık verenlerin işi, çünkü bu tur şekilde yakalandığında adamlar gidip daha çok sigara getirecek ve baskıncılarda daha çok çorba parasına kavuşacak. Şimdi iyi niyetli abilerin kötü niyetli abileri o turkuaz veya benzeri projelerden geçirmeleri gerekir.
Sizleri "çocuk bir banttır, onu kim doldurursa o çalar" sözü ile Erasmus'sun "sana bir yavru veren yaratıcı, aslında sana ham bir kütleden başka bir şey vermemiştir. Bu maddeye sekil vermek sana aittir. Onu ihmal edersen bir hayvan, dikkat ve ihtimam gösterirsen Allah'tan bir mana elde edersin" sözleriyle baş başa bırakıyor ve bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle hepinize esenlikler dilerim. Saygılarımla...
Murat Bedir
15/06/2010, Cardiff