"Kürtler azınlık değil, kurucu unsur"

03 .şubat 2012 09:50 / 1345 kez okundu!

 


"1950’lerde hemen her makalesinde Kürtçe’ye yer verdiği için sık sık mahkemeye çıkarılan Kürt aydını Musa Anter’e, bir gün hâkim “ne diye Kürtçe yazıyorsunuz” diye sormuş, Anter de “hâkim bey, İstanbul’da Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler gazete çıkarıyorlar. Ayrıca İngilizce ve Fransızca gazete de çıkıyor. Ben Kürtçe yazıyorum diye ne olacak?” demişti. Hâkimin “efendim onlar azınlık” karşılığı üzerine de taşı gediğine koymuştu:

“hâkim bey, yani bir memlekette azınlık çoğunluktan daha mı avantajlıdır? Eğer bir azınlık kadar hakkım yoksa ben böyle çoğunluğu ne yapayım? Lütfen karar verin ve beni de azınlık kabul edin."

Yukarıdaki notun sahibi: Ekşi Sözlük - ismini vermek istemeyen yazar

Şimdi sıra son garabeti yorumlamada...

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, `kürtçe`'nin savunma dili olarak kullanımını reddetmek için belirttiği gerekçenin haberi şurada...

http://www.izmirizmir.net/mahkemeden-lozanli-gerekce-kurtler-azinlik-degil-kurucu-unsur-h6323.html

gülmek mi ağlamak mı lazım bilemedim.
Ekşi Sözlük'teki yorumum şöyle:

1. ilk elde sevinilecek bir şey gibi görünüyor ama aldanmamalı çünkü bu, "kurucu unsurdur" diyerek kürt'lerin hakkını yeme eylemine benziyor daha çok.

2. üstelik bu karar, lozan'ı yanlış ve kötüye kullanmanın en son örneğidir. yargı buna alet edilmiş, hukuk ise "guguk" yapılmıştır.

3. bu topraklardaki her dil, bu toprağın öz malıdır. kardeş dilimiz kürtçe'nin elinden tutmak en başta türkçe'nin görevidir.

4. mahkemelerde, tercümana ihtiyaç olan her durumda her vatandaşa bu hizmetin sunulması doğrudan Lozan'ın gereğidir.

5. rumlar, ermeniler lozan'a göre azınlık statüsündeler ve kimi özel haklara sahipler. süryaniler, yahudiler ve kürtler ise "asli unsur" sayılmıştır.

6. lozan'ın gereği olarak, rumlar ve ermeniler, milli eğitim bakanlığının denetiminde okul açma ve burada kendi dillerini de öğrenme hakkını kullanabiliyor.

7. sonrasında, asli, kurucu unsur olarak türkler her türlü hakkı kullanabildi, kürtler ve süryanilere ise boyun eğmek düştü. önce yahudiler sonra süryaniler bu toprakları terk etti.

8. kürtler ise türklerden de önce bulundukları bu toprakları terketmedi, 88 yıldır süren inişli çıkışlı bir direnişe başladı.

9. bu süreçte türkler de kürtlerde çok yanlışlık yaptı ama asli unsur türkler, anadolu'da yaşayan herkese zorla türk diyerek, kürt kimliğini unutturmak için baskı, sürgün, zorbalık, katliam, faili mechul cinayet, dil yasağı, türkü yasağı, zorla kültür asimilasyonu dahil her yola başvurdu ama başarılı olmadı.

10. bu gerçek artık kabul edilmeli. 20 yıl önce bu tür mahkeme kararları çok alındı ve bir kesimi uyutmak kalanları da bastırmak için bir süre işe de yaradı. ancak deniz bitti.

11. Kürtler, kurucu unsur iseler türk'lerin kullandığı tüm hakları kullanmalılar. artık onları "ne mutlu türküm diyene", "bakın, olana değil diyene deniliyor burada" türündeki laf cambazlıklarıyla kandıramayız.

12. hele şu yalana hiç başvurmayalım: "türklük üst kimliktir, burada bir ırktan, etnisiteden bahsedilmiyor..." Başvurmayalım çünkü yıllardır bu konuda yalan söylediğimiz, hem kürtleri hem de tüm türkiye cumhuriyeti vatandaşlarını kandırdığımız artık ortaya çıktı. yıllardır, "kıbrıs'taki soydaşlarımız...", "ırak'taki soydaşlarımız...", "bulgaristan'daki soydaşlarımız..." derken oralardaki kürtleri ya da arapları kastettiğimizi kimse söyleyemez; kıbrıslı türkler, ıraklı türkmenler, bulgaristan türkleridir bizim derdimiz. yoksa ırak'ta kürtler saddam zamanında boğazlanırken "aman oradaki soydaşlarımız... " falan diye söz etmedi kimse? çünkü kürtleri soydaştan sayan yoktu. onlar fasulyadan vatandaştı... soydaş olanlar türklerdi...

13. peki ya kürtler silahı, şiddeti aniden bırakıp, 5 milyon imza toplayıp:

- biz lozan'daki azınlık statüsüne "razı"yız, o çerçeveye geçmek istiyoruz, demeye başlarlarsa ne olacak? elbette onlara topluca şöyle diyeceğiz:
- olmaaaaz, siz bu ülkenin asli unsurusunuz, kurucusunuz." iyi o zaman;
- asli unsurların kullandığı tüm hakları kullanmak istiyoruz, derlerse? -ki diyorlar, ki demeye yerden göğe kadar hakları var-
- kullanmadığınız haklar mı var? cumhurbaşkanı bile olabiliyor bir Kürt!
- bu yalanı da artık kimse yutmaz. kürt kimliğini söylemeden herkes bir şeyler olabilir ama kurucu türk kimliğiyle, kurucu kürt kimliğinin eşit olmadığını da aslında herkes bilir. yani özetle ya azınlık olmanın hakları tanınacak ya da kurucu unsur olmanın hakları... ortası yok.

14. bazı gerçekleri "kabul etmek" değil bizim sorunumuz, "zorla" ve "geç" olarak kabul ediyoruz. edince de iş işten geçmiş olabiliyor. kürt meselesi, ermeni meselesi, alevi meselesi, kıbrıs meselesi birer küçük örnek olarak ortada... önceleri "kürt" yoktu, "kart kurt sesi nedeniyle böyle isimlendirilen türkler" vardı... sonra bunun saçmalığını anlayıp vazgeçtik.

15. kürtçe, "sözde bir dil" idi, "arapça, farsça karışımı, uyduruk bir dil" oldu, ülkemizde köylülerin konuştuğu "yetersiz" bir dile dönüştü... sonradan anlaşıldı ki kürtçe ciddi bir dildir, üstelik türkçe ile ayrı dil grubundadır (türkçe ural - altay dil grubundayken; kürtçe, hint-avrupa dil grubuna dahildi). bu bilimsel gerçeği tc yurttaşlarının dışındakiler yıllardır zaten biliyordu, tıpkı ermeni tehciri ve katliamını onların yıllardır bilip bizim yeni yeni öğreniyor olmamız gibi... bakalım bu durumlardan ne zaman kuşkulanacağız ve osmanlıdan beri aslında pek de değişmeyen ittihatçı zihniyetin yaptıklarını ve gizlediklerini objektif olarak ne zaman tam zamanında görmeye başlayacağız?

16. kürtler kendi çocuklarına kürt isimlerini yıllarca koyamadılar; şehirlerinin, köylerinin adları değiştirildi, şarkıları, türküleri yasaklandı, radyolarda, televizyonlarda ingilizce, italyanca, fransızca, rusça şarkılar çalınabilirken, kürtçe'ye yıllarca kanunsuz, vicdansız bir yasak uygulandı. ahmet kaya, "kürtçe klip yapacağım" dedi diye onu yurt dışına hatta mezara kadar kovaladık. şimdilerde bu yasaktan da hafifçe vazgeçmiş gibi yapıyoruz ama yine de devletin kürtçe televizyon yayını yaptığı bugün, kürtçe bir klipe televizyonlarda rastlamak kolay değil. yani geç kalmaya devam ediyoruz...

17. yıllarca televizyonlar önünde kuyruk olup, "kürtçe şarkı dinleme, klip izleme" olanağı talep eden dilekçeleri için ısrarla beklemeyen kürt ve türklerin bu tür barışçı eylemlerindeki eksiklikler de egemenlere geniş bir hareket alanı bıraktı elbette. şiddeti bir politik araç olarak seçmek ne yazık ki iki tarafta da hala revaçta...

18. lozan'daki "Türkçe'den başka bir dil konuşan Türk uyruklarına mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri bakımından uygun kolaylıklar sağlanacaktır" ibaresi savcı ve mahkeme tarafından gayet keyfi biçimde, bu, "Türkiye'deki Müslüman olmayan azınlıkların haklarına ilişkindir" biçiminde yorumlanıyor. "Kendilerini Kürt olarak niteleyen Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşları, Türkiye dışında bu antlaşmanın tarafı olan hiçbir devletin uyruğu olmadığı gibi bunlarla etnik köken bağı da bulunmamaktadır" denilerek, onlara kendi dillerinde savunma hakkı da tanınmıyor böylece. yani lozan öncesindeki savaşta, türk'lere destek vermenin ödülü süryaniler gibi, kürtler için de, dillerini ve kültürlerini baskı altına aldırtmak oldu. tıpkı ermenilerin, "en sadık unsur" olmanın ödülünü, ittihatçılardan tehcir ve katliam olarak alması gibi... "en sadık unsur" olmayan yunanlıların, bulgarların çoktan kendi devletlerini kurmuş oldukları bir zamanda hem de...

19. "biz kurucu unsuruz; ingilizce, fransızca, eğitim yapan okullar varsa, kürtçe eğitim veren okullar neden olmasın?" diyerek kürtler milli eğitim müdürlüklerinde imza kuyruğuna girseler;
- olamaz, türkçe resmi dil!
- türkçe bizim ortak iletişim dilimiz, resmi dil de diyebiliriz, sorun olmaz ama türkçe okullar varsa kürtçe de olsun.
- olmaz çünkü zaten kim isteyecek ki kürtçe'yi?
- yine aşağılama, yine küçümseme... o zaman dilekçelerimizi işleme koyun lütfen, biz azınlık statüsü istiyoruz!"
- olmaz, siz kurucu unsursunuz, azınlık olamazsınız"
- o zaman biz de milyonlarca insan, dilekçelerimiz kabul edilene ya da kurucu unsur haklarımız tanınana kadar evlerimizin önüne dilekçe panolarımızı büyütüp asacağız ve önünde sırayla nöbet tutacağız bir hafta. kimse bakmasa bile dünya bakacaktır bir gün... çünkü haklıyız. haklarımızı zamanında kabul ediniz ve bizi 10 yıl da bunun için süründürmeyiniz ki, 10 yıl sonra mecburen kabul ettiğinizde bizim onurumuz kırılmış ve aramıza artık aşamayacağımız duvarlar girmiş olmasın...

doğru söze ne denir ki...

hayal işte bizimkisi... kürtlerin bir kısmının şiddete, silaha başvurması bitse, kürtlerin çoğunun böyle dilekçeler devri başlasa.... statükonun bürokrasisini onların silahıyla çıkmaza sokmak yolu seçilse...

20. şimdi birisi lütfen, hukuk felsefesinden ve zamanın ruhundan, ülkede yaşanan değişimlerden haberdar etsin hakimlerimizi... etsin ki, hem kendilerini hem de ülkemizi daha fazla zor duruma sokmasınlar. avrupa insan hakları mahkemesinde'de rekor kırmaya devam edeceğiz yoksa.

nuhungemisi
02-02-2012

Son Güncelleme Tarihi: 14 .şubat 2012 02:33

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta Paylaş       
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Üye İstatistikleri
Son Üye Nihat
Toplam 383 Üye
Son Fotoğraf
Van'dan görüntü BURSA ERCİŞ`LİLER ÇANAKKALE GEZİSİ GÖRÜNTÜLERİ yeni yonetım olurda mustafa koc olmadan olmaz 5-18 Aralık İst. Tepe Nautilus Alış Veriş Merkezi BURSA ERCİŞ`LİLER ÇANAKKALE GEZİSİ GÖRÜNTÜLERİ şadırvan Yalçın Akay bursa erçiş derneği kadınlar köfte gunu Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist