Erciş’in Hizmete İhtiyacı Yok
13 Nisan 2011 08:12 / 1422 kez okundu!
"Siz, ilçemizin kanalizasyon ana kapağının tıkandığını, kapak açıldığında da tıkanmaya sebep olan cismin bir ‘yastık’ olduğunu biliyor muydunuz? Ne dersiniz? İyi niyet aramak gerekir mi bu işte? O yastık kanalizasyona yanlışlıkla kaçmış olabilir mi?
Olabilir, olabilir…"
Yıllarca hak ettiğimiz hizmeti alamamaktan yakındık durduk. İlçemizin ihtiyacı olan alt yapaı çalışmalarını, sosyo-kültürel faaliyetleri, eğitim ve sağlık sektöründeki yatırımları geciktirenlere kızdık, söylendik. Kınadık onları… Oylarımızla makam sahibi olanları eleştiri denizinde boğduk. Sonra Cenab-ı Mevla aklı başında birilerinin bize ‘baş’ olmasını nasip etti. Erciş için yüreğini ortaya koyarak çalışacağına inandığımız adamlara ‘evet’ dedik. Yanılmadık da. Yanıltmadı bu kez Mevla. İkinci kez belediye başkanlığına layık gördüğümüz Fatih Çiftçi yıllarca beklediğimiz hizmeti memleketle buluşturmak için çalıştı, çaba sarfetti. Emek verdi. Kimimiz bunun aksi istikamette diretse de bu böyle. Yiğidi öldürmenin ne lüzumu var; hakkını vermek gerek. Kişisel çıkarlarımıza ters düştü diye, menfaatlerimize hizmet etmedi diye bir belediye başkanını yermek, kötülemek, saygınlığını zedelemeye kalkmak ne yakışıksız bir harekettir. Ne acizliktir. Evet eksikleri yok değildi; fakat bunu her fırsatta dile getirerek yaptığı güzellikleri örtbas etmenin anlamı var mı?
Neyse ki mevzu bu değil. Akıl ve mantık sınırlarını zorlayan pek çok vakayla karşılaşıyorum son zamanlar… Bir vatandaş olarak karşılaştıklarımın hepsine Erciş sakinleri olarak sizler de şahitsinizdir. Hizmet hizmet diye diretip en sonunda hizmet gördüğümüz adamların hizmetini milletçe nasıl baltaladığımızdan söz ediyorum. Vatandaşlık bilinciyle hareket etmediğimizden, ilçemizin tarihi, sosyo-kültürel değerlerine sahip çıkmadığımızdan, bırakın bunları devletten beklediğimiz ve devletin bize verdiği hizmeti nasıl heba ettiğimizden söz ediyorum.
Sahil yolumuzun dört bir tarafına reva gördüğümüz çöpler örneğin… Acımadan, ,insafsızca sağa sola saçtığımız, sahil yolunun bütün güzelliğini ayaklar altında çiğneyip doğamızı teslim ettiğimiz çöpler… Bir pazar sabahı eşinizle, çocuğunuzla el ele çıktığınız yürüyüşte şöyle bir bakınız. Etrafı kirli ve yaşanmaz göstermek için bilinçlice savrulmuş gibi durmuyorlar mı sizce? Çevreyi korumak için değil de tahrip etmek için özel ve üstün bir çaba sarfetmişiz gibi bir görüntü yok mu sizce de?
İşte o özel ve üstün çabalarımıza bir örnek daha: Ebubekir Çiftçi Parkı’nın o muhteşem deniz manzarasını gecenin dingin sessizliğinde de değerlendirebilelim diye fenerlerle tamamlatmış Fatih bey. Biz, ‘hizmeti baltalama’ zekamızı yine sonuna kadar kullanmaktan geri kalmayıp fenerlerin üzerine yaptırılan ve çok şık duran bakır hunileri birer birer, üşenmeden kırıp parçalamışız. Saymadım ama 100-200 arası, belki de daha fazla fener var o parkta. Yolun her iki tarafına intizamla dizilmiş vaziyette. Biz onlardan yalnızca yedi tanesinin hunisini insaf edip bağışlamışız. O da gözümüzden kaçmış olacak. Yakında onların da hakkından geliriz, hiç merak buyurumlasın.
Zamanında şehir merkezinde çeşitli sebeplerle gerçekleştirilen gösteri ve mitinglerde parke taşlarını üstün çabayla yerinden söktüğümüzü de unutmayalım. Büyük başarıydı doğrusu. Aynı olaylarda mahalle ve cadde isimlerini gösteren levhaları bile delik deşik ettik.
Şehir merkezi ile sahil yolu refüjlerine kıyasıya zahmetle dikilen ağaç ve çiçeklere kıydık. Çocuklarımıza onları koparmak ve kırmak yerine korumayı öğreteceğimize ‘mühim değil, belediye nasılsa diker’ felsefesine sığındık. Ne zavallı bir felsefe. O çiçeklerin, ağaçların, parke taşlarının maliyetinin cebimizden ödediğimiz vergilerle karşılandığını hesaba katamadığımız için ne zavallı bir felsefe…
Değerli okurlarımız!
Dudak değil akıl uçuklatan bir memleket sevgimiz var bizim. Kaynağını belirtmeyeceğim şık bir örnek daha paylaşıyorum: Erciş’ten Patnos’a uzanan karayolunun bir güzergahında yine eski başkan sayın Çiftçi tarafından dikilen ağaçları hunharca kesmekte olan vatandaş/larımız/a bir başka vatandaşımız soruyor:
-Neden kesiyorsunuz ağaçları, yazık değil mi? Cevap içler acısı:
-Ya bu belediye başkanı mıdır nedir… Ektiği her çiçek büyüyor, diktiği her dal yeşeriyor arkadaş. Keselim şunları gitsin ya…
Acaba diyorum yanlış biz de mi? Biz, insanlık namına ve yararına atılan her adıma ve tevekküle Mevla inayetiyle cevap verir diye biliyorduk ama yanılıyoruz galiba. Vatandaşımızın dediği gibi sırf Fatih beyin eli değdi diye yeşeriyor olmasın o ağaçlar (!)
Sevgili Ercişliler!
Yıllarca geciktirilmiş hizmet anlayışını birileri bu memlekete taşımaya karar verince ve bize insan muamelesi yapmaya niyetlenince hata mı yaptılar acaba? Beynimin ortasını kemiren bu sorulara nihayet bir yanıt buldum: Erciş hizmet istemiyor. Her güzel şeyi ısrarla elimizin tersiyle geri itiyorsak hizmete, yatırıma ihtiyacımız yok demektir. Yahut bir yaman çelişkinin tam ortasındayız.
Siz, ilçemizin kanalizasyon ana kapağının tıkandığını, kapak açıldığında da tıkanmaya sebep olan cismin bir ‘yastık’ olduğunu biliyor muydunuz? Ne dersiniz? İyi niyet aramak gerekir mi bu işte? O yastık kanalizasyona yanlışlıkla kaçmış olabilir mi?
Olabilir, olabilir…
Ya çok hizmet hak edip hiçbir hizmete nail olamıyoruz, yahut hiçbir şey hak etmediğimiz halde çok hizmete anail oluyoruz. Karar sizin… Kanalizasyonundan yastık çıkan memlekete sevgiyle (!)
Gülşen Çağan
Altınkalpler Özel Eğitim Merkezi