Göz Önündekilerden: Ali İhsan Adatepe

20 Nisan 2010 16:35 / 1502 kez okundu!

 


Polisler toplum içinde en fazla göz önünde olan kişiler. Zaman zaman polisler ya da polislik mesleği hakkında lehte ya da aleyhte yığınla tartışma, yazı, yorum, değerlendirme yapılmakta. Yazarımız Gülşen Çağan bu mesleğin içinden biriyle, Ali İhsan Adatepe ile polisliği, polisliğin zor taraflarını, Erciş'i ve daha fazlasını konuştu.

**********0**********
Doğu’nun ücra bir ilçesine yolu düştüğünde her yolcu gibi neyle karşılaşacağının bilinmezliği içindeydi. Ne var ki çabuk kaynaştı Erciş insanıyla. Hiç yitirmediği o munis tebessüm ve güler yüzü ona çok şey kazandıracaktı. Fakat zorlukları çoktu işinin. Van Gölü’nün dingin şehrinde de bütün sabahlar güneşli başlamayacaktı elbet. Fırtınalı günler, yoğun iş temposu, bitmek bilmeyen mesailer işinin bir parçasıydı artık. Mesleğinin zorluklarına şikâyetsiz yaklaşımıydı onu bu denli başarılı kılan, kim bilir? Soru işaretiyle biten boşluklarımız vardı; doldurmasını istedik ondan. Bir polis memuru olarak Erciş’te geçen ve yakında sonlanacak olan beş yılının nasıl geçtiğine, onda ne gibi izler bıraktığına ve bir memur gözüyle Erciş’in nasıl göründüğüne dair merak ürünleriydi bu boşluklar. ‘Vaktim var, buyurun’ diye yanıtladı bizi. Sıcak bir teşekkür iliştirdik yüreğine. O boşluklara sığdırabildikleridir sizi şimdi karşılayacak olan cümleler:

G Ç.: Kendinizden biraz bahseder misiniz? Kimdir Ali İhsan Adatepe? 

A. İ. A. :
1973 Konya-Beyşehir doğumluyum. İlk ve ortaöğrenimimi Beyşehir’de tamamladım. Askerliğimi Eskişehir’de tamamladıktan sonra Aksaray Polis Okulu’nu kazandım. Eğitimimi bitirdikten sonra Çankırı’da göreve başladım. Meslekteki ikinci durağım Erciş oldu. 2005’ten beri buradayım. Evli ve iki çocuk babasıyım.

Polislik mesleği kişisel seçiminiz miydi yoksa şartların getirdiği mecburi bir durum muydu?

Şartlardan kaynaklanan bir karardı. Kişisel tercihleriniz olsa bile mensubu olduğunuz toplumun bazı yaptırımlarına göre karar almak zorunda kalıyorsunuz. Devlet güvencesinin olduğu, sigorta ve benzeri yeterlilikleri olan bir meslek sahibi olmaya zorluyor sizi çevreniz. Haliyle meslek seçerken maddi imkân ve yeterlilikler birincil sebebiniz oluyor. Bu sebepler polisliği seçmemi sağladı.

Memur kesiminden ilçemize atananların çoğu buraya gelmeden önce peşin birtakım yargılara sahip olduklarını ifade etmektedirler. Siyasi ve sosyo-ekonomik sebeplere dayanan bu önyargılar sizde de mevcut muydu?

Van’ı az çok biliyordum. Fakat Erciş’i hiç duymamıştım. Çevremdekilerin çoğu da tanımıyordu Erciş’i. Bu, günümüz için de geçerli. Tanımadığım için de –evet- birtakım önyargılarım vardı. Buraya gelirken yolda sık sık kontrol noktalarında durdurulup sıkı denetime tabi tutulacağımızı düşünmüştüm örneğin. Fakat Erciş’e geldikten sonra yaşadıklarım ve tanık olduklarım bu konudaki önyargılarımı değiştirdi tabi.

Tayininiz Erciş’e çıktığında ilkin neler hissettiniz?

Tercihlerim arasında Van ikinci sıradaydı. Dolayısıyla bekliyordum. Fakat daha önce de ifade ettiğim gibi, Van’ı bilmeme rağmen Erciş hakkında bilgiye sahip değildim. Tayin buraya çıkınca araştırdım ve göl kenarında bir ilçe olduğunu öğrendiğimde çok sevindim. Zira su hayattır; suyun olduğu yerde de hayat anlamlı ve güzel yürür. 

Memur kesiminin Erciş halkına ve esnafına bakış açısı nasıl sizce?


Buranın esnafı saf ve temiz duygularla yaklaşıyor müşterisine. Bu durumun ilk zamanlarda tuhaf karşıladım. Örneğin, siz alış-verişinizi yapıp bedelini ödemek istediğinizde esnaf size ‘yoksa kalsın efendim’ gibi bir karşılık veriyor. Dediğim gibi bu karşıdakine sunulan bir misafirperverlik ve duyarlılık örneğidir. Ayrıca yine ilk zamanlarımda alış-verişten sonra iyi günler deyip ayrılırken esnafın bizi ‘hoş geldiniz’ diye uğurlamasını da epey garipsemiştim. Sonraları bunun ‘güle güle, yine bekleriz’ manasına geldiğini öğrendim.

İhsan Bey, dışarıdan biri olarak sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan Erciş’in gelişmişlik düzeyini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir yerleşim yerinin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyini değerlendirirken ilk sorum şu olur: Burada insanların istihdam edileceği yeterli sayıda fabrika ve iş yeri mevcut mu? Erciş’te bunun yeterli olmadığını görüyoruz. Buna rağmen çevre il ve ilçelerden müthiş bir göç söz konusu. Ekonomik imkânlar yetersizken ve insan unsurunun ancak daha iyi ekonomik imkânlara sahip olabilmek için göç ettiği malumumuzken; Erciş’in neden bu denli göç aldığına bir anlam verememiştim. Bu konuyu tartıştığımız bir ağabey bunun Erciş’in ekonomik yeterlilikleriyle bir alakası olmadığını söylemişti. İnsanlar kendi memleketlerinde sosyo-ekonomik ve ailevi açıdan yaşadıkları ciddi sıkıntıların ardından güven ve emniyetlerini sağlamak, yaşamlarını garantiye almak amacıyla göç edip buraya yerleşiyorlar. İlk yıllarımda dışarıda, çarşıda, pazarda çok sayıda bayan vatandaş görmek mümkün değildi. Oysa şimdi öyle değil. Dikkatimi çeken bir başka husus insanların sermaye değerlendirme konusunda bilinçli olmadıklarına dair… Falan caddede –örneğin- ‘bir milyoncu’ diye tabirlendirdiğimiz ucuzluk mağazası biri açılsa ertesi gün bir bakıyorsunuz aynısından iki tane daha açılmış. Bilinçsizce bir örnek alma söz konusu. Ayrıca köylü kesim de icra etmesi gereken mesleği neredeyse bırakmış durumda. Tarım, hayvancılık zayıflamış. Ayrıca aşiretçilik olayının izlerine hala rastlamak mümkün. Bilmem hangi sebepten ötürü kavgaya dâhil olan vatandaşa ‘niçin kavga ettin?’ diye sorduğunuzda ‘halamın oğlunun komşusunun yeğeni için kavga ettim’ yanıtını alabiliyorsunuz. Haliyle bu devam ediyor. Fakat ilerleme kat edildiğine inandığım durumlar da var. Misal, izleri kalmış olsa bile ağalık sisteminin kısmen çökmüş olması.

Göreve ilk başladığınız zamanı düşünürsek, aradan geçen bunca yılda Erciş’te ne gibi değişimler olmuş olabilir? Bu konudaki gözlemleriniz neler?

Kıyaslama yaparken Eski Erciş, Yeni Erciş ve Göç alan Erciş şeklinde kategorilendirmek daha doğru olur. Eski Erciş şehir merkezi olmasına rağmen kerpiç yapılara rastlanan, trafiğin karmaşık ve iç içe olduğu Erciş olarak tanımlanabilir. Sonradan yapılanan TOKİ ve Vanyolu Caddesi Yeni Erciş’i teşkil ediyor. Salihiye ve Yeşilova mahalleleri de Göç alan Erciş’i temsil etmekte. Eski şehrin standartlarında çok fazla düzelme söz konusu değil. Sonradan yapılanan bölgelerde bir yapılanmadan söz edebiliriz fakat eksiklikler de var. Örneğin apartmanların otoparklarının olmayışı önemli bir sorun. Önceleri bir tane alış-veriş merkezi mevcutken şimdilerde birkaç tane alternatif var. Bu da başka bir gelişme.

Dilerseniz biraz da mesleğinize yönelik olsun diyalogumuz. Doğu illeri ile batıyı mesleğiniz itibarıyla kıyasladığımızda ne gibi avantaj ve dezavantajlardan söz edebiliriz? Karşılaştığınız güçlüklerden de bahseder misiniz biraz?

Doğuya ve batıya göre getiri ve götürülerini ayırt etmeye gerek yok aslında. Neticede insan unsuru aynı, suç ve sorunlar aynı… Mesleğimiz hakikaten kutsal bir meslek. İnsanların dertlerini dinleyip sıkıntılarını giderdiğinizde onların hayır duasını almak, yüzlerindeki mutluluğa tanık olmak biriken bütün yorgunluğunuzu almaya kâfi geliyor. Yasal olarak suçlu sayılan kişi bile haliyle sizden memnun ayrılıyor. Yani diyalog kurabilme yeteneğinizi yerinde kullandığınızda problemler halledilebiliyor. Yaşadığımız zorluklara gelince: Yasal yönden olmayacak ya da yapılamayacak olanı oldurmaya alışmış bir kesim var. ‘Abi yaparsın ya, sen hallediver’ şeklindeki klişe yaklaşımlar bizi zor durumda bırakıyor. Trafikte kural ihlallerinden ceza alanların bizi arayıp yardım talep etmesi de cabası… Netice itibarıyla avantaj ve dezavantajları ne olursa olsun yaptığım işin, yani polisliğin kutsal bir meslek olduğuna inancım tam.

Polis toplumuzda uzun yıllar bir baskı ve şiddet unsuru, bir güç göstericisi olarak algılandı. Bu imajın izlerini burada da görmek mümkün. Bu olumsuz intibayı ortadan kaldırmaya yönelik ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?

Hallolması gereken yasal iş açısından polislik bir işim olmadı hiç. Fakat ben de küçükken hazzetmezdim polislerden. Sözünü ettiğiniz imajı kırmaya yönelik son yıllarda gerek İçişleri Bakanlığı, gerek Emniyet Müdürlüğümüz bireyi ve insan haklarını korumaya yönelik birçok çalışma ve proje yürütmektedir. Teşkilatın bünyesinde çalışanlara birey haklarını ön plana çıkaran konularda hizmet içi eğitim seminerleri verilmektedir. Bildiğiniz üzere Erciş Emniyeti bünyesinde de uzun zamandır yürütülen “Turkuaz Projesi”’yle bu konudaki önyargıları yıkmayı ve insanlarla diyalog kurmayı amaçlıyoruz. Burada göz ardı edilmemesi gereken bir husus var: Polis halktan ayrı bir unsur değil. Halkın içinden çıktığı için halka yaklaşımı da halkın beklentilerine uygun oluyor. Biz de mümkün olduğunca böyle yaklaşıyoruz.

Ayrıca mesleğinizin Türkiye’deki gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Mesleğimizin gelişimini de olumlu karşılıyorum.

Eğitim kurumları ile polis okullarını yeterli buluyor musunuz?

Bir yıllık olan eğitim süresi şimdiki okullarda iki yıla çıkartılarak yüksek pozisyona getirildi. Artan ihtiyaçlara binaen insan haklarını temel alan müfredat ve dersler güçlendirildi. Bu okullarda üniversitelerden gelen alanında uzman profesör ve hocalar eğitim vermektedirler.

Mesleğinizin şüphesiz kişisel olarak da birtakım getiri ve götürüleri var. Bunlardan bahseder misiniz biraz?

Evet, şüphesiz var. İki gün üst üste uyumadığım zamanlarım/ız oldu. Fazla mesai işimizin bir parçası olmasına rağmen sarf ettiğimiz çaba ve emeğimizin, mesleğimizin maddi boyutuna bir katkısı yok maalesef. Çalışma tempomuz hayatımızı olumsuz etkiliyor. Ailemizle istediğimiz şekilde vakit geçiremiyoruz. Arkadaşlarımla randevularıma kesin bir saat veremedim hiçbir zaman. Son anda mesainiz uzuyor, işiniz aksayabiliyor, sekteye uğruyorsunuz.

Şartları iyileştirmek ve imkânları artırmak adına zaman zaman bu alanda iyileştirmeler yapıldığı söyleniyor ama?

Sürekli duyuyoruz bu konuda birtakım çabalamalar olduğunu, ama ciddi bir iyileştirme görmedik henüz.

Peki, polislik mesleğini seçmek isteyen gençlerimize ne gibi önerileriniz olacak?

Her şeyden evvel bu mesleğe yalnızca maaş getiren bir kapı olarak bakmamaları gerektiğini düşünüyorum. İnsanların sıkıntılarını gidermeyi, kendilerini iyilikle ifade etmeyi esas alarak bu mesleği icra etmeliler. Mesleğini ve daha önce de kutsal olduğunu vurguladığım polislik sıfatını şahsi menfaatleri uğruna kullanmaktan daima kaçınmalı ve mesleğine bir şeyler katabilmenin çabası içinde olmaya özen göstermelidirler.

Klişeye ayak uydurarak sormak isterim: Bizimle paylaşmak istediğiniz bir hatıranız var mı hatırladıkça tebessüm ettiğiniz, dimağınızda tatlı bir hoşluk bırakan?

Hükümet Konağı’nın girişinde oturduğumuz sıradan günlerden biriydi. Gelen vatandaşlar ceplerindeki metal eşyaları, bozuk paraları yan tarafa bırakarak X-RAY cihazından geçiyorlardı. Olanları uzaktan izleyen bir vatandaş yaklaşarak sordu: “Abi, giriş kaç para?” Bu anekdota binaen görevli arkadaşlardan biri: “Bu da bir şey mi? Cihazdan geçerken ayakkabısını çıkarıp bırakanlar var” demişti.

İlçemizdeki görev süreniz yakında sona eriyor. Uzun zamandır görev yaptığınız Erciş’ten ayrılma vaktiniz yaklaşıyor. Geriye dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz? Beş yıl neler getirip neler götürdü sizce?

Mesleki açıdan epey deneyim kazandığımı söyleyebilirim. Birikimle donanmış bir hayat tecrübesi edindiğime ve verimli olduğuma inanıyorum.

İhsan Bey bildiğiniz üzere sitemiz ErcisNet.com kısa süre önce bir grup Erciş sevdalısının çabalarıyla yayın hayatına başladı. Sitemiz hakkında düşüncelerinizi öğrenmek istersek neler söylersiniz? Önerileriniz olacak mı bizlere?

Dikkatimi çeken ilk husus farklı tarz ve birikimlerdeki kalemlerin bir çatı altında toplanmış olmasıydı. Bu takdir edilecek bir gelişme. Emek verdiğiniz, sitenin genel konseptinden de anlaşılıyor zaten. Öneriye gelince: Daha canlı ve faal kılmak için şehir merkezinin belli güzergâhlarından yapacağınız görüntülü yayınla daha çok Ercişliye ulaşmanız mümkün olacaktır. Böylece yurtdışındaki veya dışarıdaki bir Ercişlinin istediğinde ailesini ve memleketini site üzerinden görerek hasret gidermesine vesile olacaksınız. Fakat işin başındasınız. Hayata geçirmek istediğinize emin olduğum bu tarz fikirler için umarım gerekli imkânlara ulaşırsınız. Başlangıç olarak beğendim.

Son sözlerinizi alırsak?

Bu söyleşiye beni uygun görmenizden mutluluk duydum. Teşekkür ederim. Sitenizin de Ercişliler tarafından hak ettiği desteği görmesini diliyorum. Umarım ki sahip çıkarlar. İş adamlarımız ve imkânı olan duyarlı vatandaşlarımız reklam ve tanıtımlarla destekleyerek daha güzel yerlere taşıyabilirler. Zira maddi imkânlarla desteklenmeyen girişimler ne yazık ki yarım kalmaya mahkûmdur. 

Gülşen Çağan
21.04.2010, Erciş

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta Paylaş       
Yorumlar
16 Eylül 2010 05:00

ayFr

çok güzel tatlım..
24 Nisan 2010 16:24

LAL_LAL

başarınız böyle kalmayacak buna eminim,önünüz açık daha çok kudret sahibi olmak maksadınız bir gün sizin bu yönde başarılı olma arzunuzu gerçekleştirecektir sağlık  ve başarı dolu bir hayat sizi bekliyor sevgilerimle

özcan avcıbaşı(lal)
22 Nisan 2010 01:22

gezegen

Gülşen hanım çok başarılı bir çalışma. ErcisNet in farkı da sanırım profesyonel işlere imza atmasından belli. Bu ikinci söyleşi, eskileri saymasak tabi. Bundan sonra daha geniş yelpazede görüşlere de yer vereceğiz tabi. Başarılar.İsmet
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Üye İstatistikleri
Son Üye Vedtinc
Toplam 384 Üye
Son Fotoğraf
Grand Arsisa'dan artakalanlar 30 mayıs erkek üyelerin pazar kahvaltısı şehir pazarı 3 BURSADA `Kİ ERCİŞLİ`LER 2010 PİKNİK ŞÖLENİ Yılmaz Demir erciş incisi Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist