Kutadgu Bilig: Mutlu Olma Bilgisi

11 .şubat 2010 17:09 / 7244 kez okundu!

 


4 yıl kadar önce elimde 1285 sayfalık bir kitap vardı. Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig kitabı. Bitirme imkanı bulamadım ama sanırım yeniden döneceğim oraya. Anadolu'daki hakim düşünce ve davranış yapısını yansıtan, Türk kültürü diye ifade edilen çizgiyi kavramak için yaşamsal bir kitap.  Özünü buralarda arayanları, kendini anlamak için bu kitabı okuyacak olanları gerçek bir macera bekliyor! Ayrıca Türkçe'nin geçtiği yolları bilmek isteyenler için de çok şey var kitapta... Üstelik Erciş'teki Kırgız kökenli kardeşlerimiz için de epeyi sürprizler var. İşte 4 yıl önceki yazım...

elig köz tutar kör kitab sözleri 
 iki gün ajunda iter işleri


“Bu kitabın sözleri insana yardım eder, yol gösterir; her iki dünyadaki işleri düzenler.”

Son günlerde elimde 1285 sayfalık bir kitap var. Kitabı IDéEFIXE adlı internet satış sitesinde gördüm ve üstelik indirimli olarak, 60 yerine 51 YTL’ye satın aldım, iki gün sonra kapıyı çalıp eve teslim ettiler.

Kitap büyük Türk şairi, düşünürü Yusuf Has Hacib tarafından kaleme alınmış, Kutadgu Bilig adını taşıyor, yani Mutlu Olma Bilgisi anlamına geliyor. Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ı Lügat-ı Türk isimli kitabı ile birlikte döneminin zirvedeki eserlerinden sayılıyor. 1000 yıl kadar önce yazılmış bu kitabın hem eski hem de günümüz Türkçe’sine çevrilmiş satırları, karşılıklı sayfalarda yayımlanmış. Günlerdir yutar gibi okuyarak, kendi dedelerimizin, babalarımızın hikmetlerinin kaynaklarından birini daha keşfetmenin heyecanını yaşıyorum. Dayım Hafız Ahmet’in verdiği bir öğütün dayandığı yeri, dedem Gacının Muhammed’in anlattığı bir meselin ilk biçimini, Kan Kalesi Cengi kitabında anlatılan bir hadisenin aslını bu kitapta bulmak beni hem şaşırttı hem sevindirdi. Tanrıya Tengri, Allah’a İlah, Peygambere Savçı, Yalvaç diyen, Peygamber neslini, Ali evlatları, Aleviler diye niteleyen; hükümdarlara, beylere iyi hükmetmenin sırlarını, iyi insan olmanın zanaatını öğreten kitap, kendini, ailesini, çevresini, geçmişini tanımak isteyenlere tavsiye edilir.

Kabalcı Yayınları’ndan çıkan kitap, arka kapağında şöyle tanıtılıyor: “Türk-İslam fikir ve sanat hayatının en eski örneklerinden biri olan Kutadgu Bilig, Türk dili ve edebiyatının olduğu kadar Türk kültür tarihinin de XI. yüzyıldan bugüne kadar etkisini sürdürmüş en muazzam eserlerinden biridir. Bu eser Türklerin özellikle bugün üyesi oldukları kültür çevresine giriş devrini içeren bir zaman diliminde yazıldığı için dünya görüşlerini, değer yargılarını ve karşılaştıkları sorunlarla nasıl mücadele ettiklerini ortaya koymak konusunda faydalı olabileceği gibi, temasta bulundukları kavimler hakkında da bilgiler sunar. Okurlar Yusuf Has Hacib’in bu eseriyle Türk dili ve edebiyatının dışında, Türk toplumbilimi, tarihi ve kültürüyle de ilgili pek çok bilgiye ulaşacaktır.

Mutlu Olma Bilgisi anlamına gelen Kutadgu Bilig, insana her iki dünyada da tam manasıyla kutlu olmak için gereken yolu göstermek amacıyla kaleme alınmıştır. Birbirleriyle çok sıkı bağlı olan birey, toplum ve devlet hayatının ideal bir şekilde düzenlenmesi için gereken anlayış, bilgi ve erdemlerin ne olduğu; bunların ne şekilde elde edileceği ve nasıl kullanılacağı üzerinde duran şair-düşünür, bununla kendi devrinde gündelik hayatın üstüne yükselenlerin düşüncelerine tercüman olmuştur. Ama o, iyi olmaları için mevki sahiplerine tatsız mecazlarla ahlak dersi veren kuru bir öğütçü değildir. Yusuf Has Hacib, bu eseriyle insan hayatının anlamını çözümleyen ve kişiye, toplumun, dolayısıyla da devletin içindeki görevini saptayan bir felsefe, bir hayat felsefesi sistemi kurmuştur.”

Kitap adını Kutadgu Bilig koydum;
okuyana kutlu olsun ve elinde tutsun.
Ben sözümü söyledim ve kitabı yazdım;
Bu kitap elini uzatıp her iki dünyayı da tutan bir eldir,
Kişi her iki dünyayı da devletle elinde tutarsa kutlu olur
bu sözüm doğru ve dürüsttür
.”

Kitabın içinde çevirmeni Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat’ın 1947’de yazdığı ilk önsöz var. 1959’da kitabın dilinin güncelleşmiş haliyle yayımı için yazılmış yeni önsözden başka kitapta yazarı, dönemini, çevreyi tanıtan bölümler de bulunmaktadır.

XI. yüzyılda Balasagun’da doğmuş olması dışında Yusuf Has Hacib üstüne pek bir bilgimiz yok. Yazar hakkında bilinen tüm şeyler, 1070 yılında Karahanlı hükümdarı Hasan Bin Arslan’a sunduğu Kutadgu Bilig adlı uyaklı eserinde kendisiyle ilgili beyitlerde yazılı olanlarla sınırlıdır.

Bir süredir elimden düşmeyen kitabın çevirmeni Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat’ın adı pek tanıdık gelince farkına vardım ki bir süre önceki başucu kitabım olan 1500’lerin dünyasını anlatan “Baburnâme”nin de çevirmeniymiş kendisi. Hindistan, Afganistan, Pakistan ve Türkistan yörelerinde hüküm sürerek Babur İmparatorluğunu kuran Şah’ın hatıralarının anlatıldığı ve sahaflardan bulabildiğim bu kitabı da meraklılarına tavsiye ederim.

Kutadgu Bilig kitabında çevirmen Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat hakkında şu bilgi veriliyor: “Türk dil bilgini (Kazan, 1900 – İstanbul, 1964). 1922’de yüksek öğrenimi için Almanya’ya gitti; 1927’de Berlin Üniversitesi Felsefe Fakültesi’ni bitirdi; Berlin Şark Dilleri Okulu’na Kuzey Türkçesi lektörü oldu. Bir yıl sonra Prusya İlimler Akademisi’ne tayin edildi ve 1931’de doçent oldu. 1933 yılında İstanbul Üniversitesi’ne profesör olarak davet edildi ve ölümüne kadar bu görevde kaldı; 1958’de ordinaryüs oldu. Otuz yılı aşan öğretim hayatında modern Türkoloji’nin öncülüğünü yapan Arat, hocası Prof. Bang’ın “karşılaştırmalı Türk dili araştırmaları” sistemini Türkiye’ye getirdi.”

1285 sayfalık dev eserin bazı bölüm başlıkları size içeriği hakkında en azından bir fikir verecektir: Bilge alimler ile ilişki, otacılarla ilişki, efsuncularla, düş yorumcularıyla, müneccimlerle ilişki, şairlerle ilişki, çiftçilerle, satıcılarla, hayvan yetiştiricileriyle, zanaat erbabıyla, yoksullarla ilişki; nasıl evlenilir, çocuklar nasıl terbiye edilir; memleketi iyi yönetmek için hükümdara öğütler; gençliğe acıyarak yaşlılığı anlatmak, zamanın bozukluğu ve dostların cefası, sözün kısası mutlu olma bilgisi…Kitap ile ilgili kimi irdelemelerimi daha sonra başka yazılarla sizlere aktarma sözü vererek sözlerimi Kutadgu Bilig’in giriş bölümünden dizelerle bitirmek istiyorum:

“hamd-u sipas-ü minnet ve öküş ögdi tengri azze ve cellaka kim
uluğluk idisi tükel kudretlığ padişah turur yirli kökli yaratğan kamuğ”

“Hamd, şükür, minnet ve sonsuz övgü, o ululuk sahibi ve
tam kudretli padişah olan Tanrı azze ve celleye özgüdür.”
(…)

“kitap kadrini me biliglig bilir
ukuşsuz kişinin adın ne kelir

“Kitabın kadrini ancak bilgili bilir,
akılsız kişiden zaten ne beklenir”
(…)

“kayu kend uluş ordu karşı yire
kitapka öngin at atamışlara”

“Her memleket, şehir ve sarayda
bu kitaba ayrı ayrı adlar verilmiştir”

“çiniler edebü’l müluk tip ayar
maçinlar enisü’l memalik atar”

“Çinliler ona Edebü’l müluk derler
Maçinliler onu Enisü’l memalik diye adlandırırlar.”
(…)

“iranlığlar şahname tirler munğar
turanlığ kutadğu bilig tip ukar”

“İranlılar buna Şahname derler,
Turanlılar Kutadgu bilig diye anarlar”
(…)

“arabça, tejikçe kitaplar öküş
bizing tilimizçe bu yumğı ukuş

“Arapça ve Farsça kitaplar çoktur;
bizim dilimizde bütün hikmetleri toplayan yalnız budur.”

“biliglig bilür ol munıng hurmeti
ukuşluğ ukar ol bilg kıymeti”

“Bunun kadrini ancak bilgili bilir;
bilgi kıymetini de ancak anlayışlı bilir.”

“bu türkçe koşuğlar tüzettim sanğa
okırda unıtma du’a kıl manğa”

“Bu Türkçe beyitleri senin için düzenledim;
Ey okuyucu, okurken unutma, bana dua et.”

“barur men ajundın eşit sen özünğ
öküş ibret alğıl ma açğıl közünğ”

“Ben dünyadan gidiyorum, sen beni dinle,
Bundan çok ibret al ve gözünü aç”

“ilahi sen ök sen tözü yarlıka
ruzi kıl kamuğ mü’minlarka lika”

“Tanrım, rabbim ancak sensin, hepimizi yarlığa;
Bütün müminlere yüzünü nasip et.”

İ. Mısırlıoğlu
11-05-2006
------------------------------------------------------------

KUTADGU BİLİG üstüne-2 

YİGİTLİKKE AÇIP AVUÇGALIKIN AYUR
(YAZAR) GENÇLİĞİNE ACIYARAK YAŞLILIĞINI ANLATIR


6521
yorıglı bulıt teg yigitlikni ıdtım
tüpi yil keçer teg tiriglik tükettim

Gençliğimi, geçen bulut gibi geçirdim;
ömrümü fırtına hızıyla tükettim

6522
isizim yigitlik isizim yigitlik
tuta bilmedim men sini terk kaçıttım
Yazık gençliğime, gençliğime yazık; ben seni
tutmasını bilmedim, çok çabuk elden kaçırdım

6523
yana kelgil emdi yigitlik manga sen
ayada tutayın ağı çuz töşettim
Ey gençlik, sen bana şimdi yine gel, seni el üstünde
tutayım; bak, senin için ipekliler ve sırmalar döşettim

6524
isiz bu yigitlik kanı kança bardı
tilep bulmadım men neçe me tilettim
Yazık bu gençliğe, hani nereye gitti;
ne kadar arayıp arattımsa da bulamadım.

6525
tiriglikke tatgı süçig can sevinçi
yigitlik tek edgü yok ermiş ayıttım
Sordum, gençlik kadar hayata zevk veren,
tatlı canı mutlu eden iyi bir şey yokmuş.

6526
kiçiglik tatığı yigitlik ereji
yitürdüm men emdi tutarda kürettim
Artık gençlik zevkini ve yiğitlik huzurunu
kaybettim, elimde tutarken kaçırıverdim.

6527
karılıkta kor yok köni turdum erse
yavalıkka isiz tiriglikni ıdtım
Eğer doğru bir hayat yaşamış olsaydım, yaşlılığın da
zararı yoktu, fakat ne yazık ki onu boş yere harcadım.

6528
esirkep açır men sanga ay yigitlik
kamuğ körkümi sen yırattıng yırattım
Ey gençlik, esef ederek sana kızıyorum;
bütün güzelliğimi sen uzaklaştırdın, ben uzaklaştım.

6529
temam erguvan tek kızıl mengzim erdi
bu kün za‘feran urgın engde tarıttım
Benzim kızıldı, tam bir erguvan gibiydi;
bugün yüzüme safran tohumu ektim.

6530
yıparsıg kara başka kafur aşudum
tolun teg tolu yüz kayuka ilettim
Misk gibi kara başıma kâfur örttüm,
dolunay gibi dolgun yüzü nereye götürdüm.

6531
yaruk yaz teg erdim tümen tü çiçeklig
hazanmu tüşüttüm kamuğnı kurıttım
Rengarenk çiçeklerle dolu parlak bahar gibiydim;
hazana mı uğrattım, hepsini kuruttum.

6532
kadıng teg bodum erdi ok teg köni tüz
ya teg egri boldı egildim töngittim
Kayın gibi vücudum ok gibi düz ve dikti;
şimdi yay gibi eğri oldu, eğdim, eğildim.

6533
yava kıldım isiz tiriglik avınçın
ökünç birle közde kanın yaş akıttım
Yazık, hayatı boş yere harcadım;
pişmanlıkla gözden kanlı yaşlar akıttım.

Kitaptaki bilge kişi, hükümdara sunduğu öğütlerinin son bölümünde böylece pişmanlıklarını dile getirir. 1000 yıl sonra bile dipdiri görünüyor bu öğütler.

Dikkatli okuyucu, neredeyse bin yıldır değişmemiş sözcükleri metin içinden seçebilecektir. Örneğin, bulıt-bulut, tükettim-tükettim, ıdtım-ettim, töşettim-döşettim, sevinç-sevinç, kiçiklig-küçüklük, yitürdüm-yitirdim/kaybettim, kara-kara, erguvan-erguvan, kızıl-kızıl, za‘feran- zaferan/safran, bu kün-bugün, yüz-yüz, ilettim-ilettim/verdim/götürdüm, tümen-tümen/büyük küme/yığın, çiçek-çiçek, hazan-hazan, kurıttım-kuruttum, ok-ok, tüz-düz, egri-eğri, egildim-eğildim, kıldım-kıldım, kan-kan, yaş-yaş, akıttım-akıttım.

Kimi sözcükler ise küçük değişimlerle varlığını bu gün de sürdürüyor. Örneğin, yıl-yel/fırtına, tiriglik-dirilik/hayat/ömür, yigitlik-gençlik, emdi-imdi/şimdi, ayıtmak-söylemek/demek, anlatmak/eğitmek, tatgı-tatlı, başka-başa, mengzim-benzim, tolun-dolunay, tüşüttüm-düşürdüm/uğrattım, kamuğ-hemmi/tümü/hepsi, ya-yay, boldi-oldu, közde-gözden, açıp-acıyıp/acıyarak.

Dil yönünden metne bakıldığında Türkçe’nin geçirdiği yolculukta nerden nereye geldiğini anlamak mümkün. Türkçe’nin neleri aldığına, neleri attığına, nasıl değiştiğine tanık olmak yönünden kitabın sayfaları altın değerinde. Kitap, çok katmanlı bir okumaya, sorgulamaya ve öğrenmeye açık nitelikte ve bizim el uzatmamıza bakıyor. Kitabı okuyacak olanlar şundan emin olabilirler: Onları gerçek bir macera bekliyor.

O dönemde Türk yazısı olarak adlandırılan ve daha kapsayıcı özellikteki Uygur alfabesiyle yazılan metin, şimdiki kitaba temel teşkil eden Arapça nüshadan yapılan çeviriyle bizlere ulaşmıştır. Uygur alfabesinin Fatih dönemlerinde bile kullanıldığı belirtiliyor. “Uygarlık” sözcüğü, o dönemden kalma olarak “Uygurlara ait”, “ileri aşamalara ait”, “gelişmişlik” karşılığı olarak günümüzde de kullanılıyor. (Tıpkı Arapça'daki Medine - Medineli, Medeni sözcük anlam bağlantısı gibi)

Özünü anlamak için bu kitabı okuyacak olanları gerçek bir macera bekliyor! Edebi ve bilimsel açıdan gelişerek bir dünya dili haline gelen Türkçe'nin geçtiği yolları bilmek isteyenler için çok şey var kitapta... Ercişli Kırgız kökenli kardeşlerimiz için de sürprizler... Dilin ortak kökünden serpintiler, benzerlikler, ilgi çekici değişimler ... Kırgızca konuşabilenlerden ve diğer okuyanlardan gelecek katkılara minnettar kalırım.

Yusuf Has Hacip tarafından kaleme alınmış ve 1070 yılında Karahanlı hükümdarı Hasan Bin Arslan’a sunulan Kutadgu Bilig adlı 1285 sayfalık eserden kısa bölümler ve yorumlar aktarmaya devam edeceğiz. Çünkü "özümüzü", kendimizi anlamak için buna ihtiyacımız var.

İ. Mısırlıoğlu 01/06/2006 İstanbul

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
       Facebook'ta Paylaş       
Yorumlar
12 .şubat 2010 02:15

eyyüp

Doğu toplumu olmamıza karşın doğu felsefesini ve sanatını okullarda öğrenemedik. Ne bir öğretmen ne de 'bilgili'  bir abimiz bu tür kitapları bize önermedi. Batının sanatı, felsefesi ve edebiyatı işaret edildi hep. Bunları da bilmemiz gerekir hiç kuşkusuz, ancak insan önce 'kendin' bilmez mi! Bunu bize bir kez daha anımsattığınız için teşekkürler İlhami Mısırlıoğlu.

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Editör
Konuk Defteri
Üye İstatistikleri
Son Üye Vedtinc
Toplam 384 Üye
Son Fotoğraf
Bursa Gren Cafe 5-18 Aralık İst. Tepe Nautilus Alış Veriş Merkezi şadırvan emrah-selvi vangölü pilaketle emekler odenmez ama zohrap abiye pilaket bir nisan görüntüleri Yrd. Doç. Dr. Ruhi Konak - Minyatür Halil Emrah Macit
Finans
Alış Satış
EUR YTL YTL
USD YTL YTL
Spiritüalist